An itibarıyla 100 (YÜZ) Türk öğrencisiyle Brüksel’de Avrupa Birliği Parlamentosu’ndayım!
Nasıl acayip duygular içindeyim anlatamam.
Sabahın 5’inde kalktık, uçağa bindik, Brüksel’e geldik.
Dışarıda nefis bir ilkbahar günü. Güneş ışıl ışıl. Avrupalı sütçüler, parlamentonun hemen önündeki meydanda şütçülerin haklarının korunması için gösteri yapıyorlar.
On onbeş plastik inek dizmişler, hepsinin üstünde birer AB üyesi ülkesinin bayrağı çizilmiş ve her birinin üzerinde de o ülkenin dilinde “ADİL SÜT” yazılmış.
Adil süt istiyoruz diye inim inim inletiyorlar ortalığı.
Biz ise elimizde bayraklarla AB Parlamentosunun koridorlarını arşınlayıp salondan salona koşturuyoruz.
Olay şudur: 13-14 yaş grubunda 100 ilköğretim öğrencisi, AB Parlamentosu’nda sunum yapıyor.
Ne kadar müthiş değil mi?
Bu bir ilkmiş. Daha önce hiç bu yaş grubunda çocuklar AB’de sunum yapmamışlar.
Bunu başaran okul Bilfen.
Bilfen adını duymuşsunuzdur. Okul bünyesindeki orkestraları Sezen Aksu ile konser verdi geçen yıl. Bu yıl de Ajda Pekkan’la verecekler.
İşte bu okulun öğrencileri şimdi Belçika’nın başkenti Brüksel’de Avrupa Birliği Parlamentosunda konuşma yapıyorlar.
Peki ne diyorlar?
“Aradığınız güçlü ortak Türkiye’dir. Farklılıkta birlik olalım..” diyorlar.
Ne güzel bir öneri değil mi?
Hemen önümde Yunan gazeteciler oturuyor. Biraz ileride başka başka diller de duyuyorum. Oh diyorum, Türkün Türke propagandası değil.
Ben Bilfen’i ilk kurulduğu günden beri biliyorum. Erenköy’deki apartmanımızın hemen yanındaydı. Küçük, gösterişsiz bir okuldu.
Yıllar sonra sık sık duyar oldum adını. Birken beş olmuş, duvarsız eğitim diye bir sistem geliştirmiş, kişinin öğrenme stiline göre eğitim veriyormuş (ben okusaydım orada “öğleden sonra gelsin bu!” derler miydi acaba benim için? Zira beynim ve ruhum 11’den önce uyanmıyor) Ve işte şimdi şakır şakır İngilizce konuşan akıllı öğrencileriyle AB Parlamentosundayım.
Proje üzerinde birkaç yıldır uğraşıyorlarmış. Bilfen Okulları bünyesinde kurulan Avrupa Birliği çalışma kulübü Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda çalışıp projeler üretmişler. Sonra Devlet Bakanımız ve AB baş müzakerecimiz Egemen Bağış’a ulaşmışlar. Egemen Bağış bu projeye sahip çıkmış ve AB Parlamentosu’nda bir sunum yapmaları için destek vermiş çocuklara. Çocuklar da deli gibi hazırlanmış ve gelmişler.
Çocukları yalnız bırakmayan Egemen Bağış, Strasburg’daki “deniz ürünleri fuarı”ndan çıkıp buraya geldi. Ön konuşmayı o yaptı. Bu arada 23 Nisan doğumlu olduğu için adının Egemen olduğunu da öğrendik. Sonra öğrenciler güzel bir konser verdi. Sonra bir Türkiye tanıtım filmi oynadı, sonra da beş öğrenci konuşmalar yaptılar.
***
Konuşma yapan çocuklardan biri “Türkiye’de bütün dinlerin ibadethaneleri vardır, herkes istediği gibi ibadet eder” dedi.
Aklım 5 ay öncesine gitti. Yine aynı salonda, ben aynı sandalyede oturmuşken Türkiye’nin çok başka bir yüzünü tartışıyorduk halbuki. Türkiye’deki gayri Müslimlerin hem şahsi hem vakıf mallarına nasıl yıllardır devlet tarafından yasalara ve insanlığa aykırı bir şekilde el konulduğunu, varlıkları erisin diye nasıl sistematik bir devlet politikası uygulandığını, Ruhban okulunu konuşmuştuk.
Çocuklardan bunun üzerine bir sunum beklemiyorum elbette. Ama neyin ceremesini çekiyorlar bilseler galiba daha iyi olacak. İçerideki “birlikten” de söz edelim biraz çocuklarımıza.