“Bu yeni dönemde bütün her şeyi gözden geçirmek gerekiyor” diyen Başbakan Yardımcısı Akdoğan, muhalefete Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu için “İkisinin de sıkılı yumruğu yok şu anda” diyerek mesaj verdi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, bazı gazetelerin Ankara temsilcileri ile kahvaltılı sohbet toplantısında gündemi değerlendirdi.
‘Yeniden denemeliyiz’
- Seçime kısa bir süre kala, anayasa ve çözüm sürecini de düşünürsek, yeni döneme uygun yeni bir muhalefet mi gerekiyor?
“Anayasa konusunda toplumda büyük bir beklenti var. Partilerin sözleri var. Bence bunu yeniden denememiz lazım. Seçime bu kadar süre var, yapmakta fayda var. En azından anlaşılan maddelerin çıkarılması konusunda.”
- Hükümet, anayasa konusunda bu adımı atacak mı?
“Cumhurbaşkanımız defalarca bu çağrıyı yaptı. Şart sürmek yokuşa sürmektir. Üzüm yemeye çalışmamız lazım. Bu teklif masadadır bence hala.”
Yeni sayfa açıldı
- Muhalefet partilerini ziyaret edip bu sürece bir ivme kazandırma düşüncesi var mı?
“Böyle bir ziyaret yapılacak diyemiyorum ama yasamayla ilişkili bakan olarak muhalafetle, ilişkiyi de genişletecek şekilde bir takım temaslarda bulunmak istiyorum. Tabii yeni bir dönem... Bu yeni bir dönemde bütün her şeyi gözden geçirmek gerekiyor. İlişki biçimleri, ilişki yönetimi de buna dahil. Basınla ilişkiler de buna dahil. Bu konuda Sayın Başbakan’ın da yeni bir sayfa açtığını zaten gördünüz. Yani geçmişten bir takım sorunları devralmak yerine, bir takım şanslar vererek yeni süreci başlatmak daha doğru diye düşünüldü.”
- Son dönemde toplumun aşırı şekilde kutuplaştığı yorumlarına katılıyor musunuz? İletişimden sorumlu bakan olarak bu konuda neler yapabilirsiniz?
“Bu bir şehir efsanesine dönüştü. Kendi kendimize bunu abartıyoruz bence. Olsa bu sokağa çok daha farklı şekillerde yansır. Siyaset tarzından kaynaklı bir sıkıntı var. Seçim gecesi Tayyip Erdoğan’dan balkon konuşması yapması bekleniyor, toplumu kucaklayan, empati yapan, çiçek atan. Farklı kesimleri anlamaya çalışacağız diyen Tayyip Erdoğan oluyor. 10 Ağustosta da gördük. Rakibini tebrik edemeyen, yüzde 52’yi aşağılayan bir anlayış var. Niye onlar farklı kesimleri kucaklamıyor demiyoruz? Hep başbakan onu yapmıyor, bunu yapmıyor diyoruz. Balkon konuşmasının muhalefette bir karşılığı var mı? Hep anlamaya çalışan Tayyip Erdoğan’dı. Empati yapan da oydu ama sadece bir kişiden de bunu beklememek lazım. Cumhurbaşkanı olduktan sonra farklı bir atmosfer, ambians var değil mi? Tayyip Erdoğan’ın konuşmaları, yeni başbakanın konuşmaları burada toplumu gerecek hiçbir şey var mı? Ama bir de muhalefetin konuşmaları. Sanki Türkiye’de savaş hali var, böyle cinnet, feveran halinde konuşan bir muhalefet anlayışı. Neden yapıyorlar? Bir karşılığı yok. Size birisi gelir bir tokat atar sen de yumruk atarsın. Sana elleyen yok, karışan yok habire bir yerleri yumruklamaya çalışıyorsun, o zaman sende bir problem var. Bahçeli, Kılıçdaroğlu. Bir sataşma, bir şey diyen var da mı bu kadar hakaretvari konuşmalar yapılıyor. Bunlardan da gına getirdik.”
Reddeden kaybeder
- Cumhurbaşkanı ve başbakanla muhalefet arasında gerilimli ilişki devlet çarkının işleyişinde büyük sorunlara yol açmaz mı?
“Şu anda bir sorun algılamıyorum açıkçası. Karşılıklı bir takım el ense çekmeler olduğunu görüyoruz. Sen şöyle yaparsan ben böyle yaparım gibi ama burada kapıları kapatan, köprüleri atan kaybeder. Sayın Başbakan açık söyledi ben elimi uzatırım. Kim el uzatırsa tutarım. Peşinen ‘yok kardeşim ben oynamıyorum’ diyen varsa o kaybedecektir. Baktığımda, ne Cumhurbaşkanında böyle dışlayıcı reddeden bir yaklaşım var. İkisinin de sıkılı yumruğu yok şu anda. Başbakan’da da bu yok. Kriz var, sistem paralize olacak, muhalafet iktidardan bölündü, koptu denilecek bir tablo yok. Bunun olmaması için de çaba göstermemiz lazım. Muhalefetin yapısal bir takım sorunları var. 2023 hedeflerine ulaşabilmemiz için muhalefetin de yapıcı katkıda bulunması önem taşıyor. Başbakan da Cumhurbaşkanı da yeni bir anlayışla, daha pozitif bir bakış açısıyla bu süreçte her türlü ilişkiye açık olduklarının mesajını veriyorlar, bunu reddeden kaybeder.
‘Günah işleyen çarpık anlayış’
- Paralel yapı soruşturmaları sürüyor. Bunlarla ilgili bir takvim, bir süre var mıdır?
Bunların bir şekilde etkisizleştirilmesi daha önemli gördüğüm benim bir farkındalık oluşturulmasıdır, yapının deşifre olmasıdır ve toplumda bunlarla ilgili bir güven sarsılması yaşanmasıdır. Bu işin ruhudur ve bu noktada ben başarılı olduğumuz kanaatindeyim. Bu hastalıklı yapının deşifre olmasını önemsiyorum. Geniş halkalarda ciddi sorgulanmalar, dağılmalar yaşanıyor. Ama diğer yapının yani sevap kazanırcasına günah işleyen çarpık bir anlayış var. Bu anlayış sorgulanmaya başlandı.
‘PKK’lıların çekilmesi başlamalı’
- Çözüm süreci bağlamında bölgede Kürtçe okullar açılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz, bir provokasyon mu?
“Burada bir okul falan yok. İşi şova çevirme, suistimal var. Siz kafanıza göre ben burada hastane açtım diyebilir misiniz? Kanun ve nizam tanımadan biri açabilir mi? Mevzuata uygun bir başvuru, hazırlık yok. Bunların hiçbirini yapmıyorsunuz, ‘Ben buraya okul açtım, devlet de Kürtçeye karşı’ diyorsunuz. Çok ucuzculuk. Süreci bu tür ucuz siyasi taktiklere kurban etmemek lazım.”
‘Yasaklayıcı tavrımız yok’
- Kürtçe eğitim yasal olmadığına göre bunun bir usulü yok, öyle değil mi?
“Bunların hepsinin elbette bir usulü var. Seçmeli eğitim, Kürtçe eğitim meselesini biz belirledik değil mi? Özel okullarda Kürtçe ders verme konusu da düzenlenmiş. Türkçe bütün okullarda resmî ve mutlak dildir. Fransız kolejinde de, Alman kolejinde de. Herhangi bir yasaklayıcı tavrımız yok. ‘Çözüm süreci bir şekilde devam etsin ama biz baskı kurmaya devam edelim’. Buna bizim göz yummamız mümkün değil. Süreç var diye illegaliteyi sineye çekelim gibi bir yaklaşım söz konusu değildir. Gereken yapılacaktır.”
“Bütün bu olaylar eylemsizlik kapsamında olmalıdır. Türkiye’yi PKK unsurlarının, PKK’lı teröristlerin terk etme sürecinin de yeniden başlaması gerektiğini düşünüyorum.”
‘Süreç şeffaf yürüyecek’
Akdoğan, çözüm süreci bağlamında Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in “Bilgi sahibi olmadıkları” yönündeki sözlerinin anımsatılması üzerine de şunları söyledi:
“Bu süreç gerçekten şeffaf bir şekilde yürüyecek. Böyle kapalı gizli, birilerinden bir şey kaçırırmış gibi yürümeyecek. Özellikle devlet organları devlet birimleri içerisinde son derece samimi bir paylaşımla şeffaf bir şekilde istişare edilerek. Ne devlet kurumlarından kaçırılarak bir şey yapılıyor ne de toplumdan kaçırılarak bir iş yapılıyor. Biz milletimizin içine sinmeyen işi yapmayız, milletimizin bilgisi haricinde farklı bir iş içinde de olmayız. Ama tabii her süreçte birtakım hassasiyetler vardır. Her şey de ulu orta konuşularak yapılacak demek değildir. Burada nihai çözüme ulaşmaktır önemli olan. Kırılganlık üreten birtakım olaylara rağmen sürecin iyi bir noktada olduğunu düşünüyorum.”
Temel öncelik şu anda rehineler
- Amerikan medyasında Türkiye aleyhine IŞİD konusunda çıkan değerlendirmeler var.
“Uzunca bir zamandır AK parti iktidarına dönük farklı algı operasyonları yapıldı. Bir gazetecilik faaliyetinin ötesinde psikolojik harekattır. Son dönemde IŞİD üzerinden biraz daha köpürtülmeye çalışılıyor. Türkiye olarak biz duruşu en net olan ülkeyiz. İslam dünyasında demokrasi, temel hak ve özgürlükler konusunda, sivil siyaset, teröre karşı olma konusunda bu kadar büyük bir siyasi hareket yok. Tabi rehineler meselesi temel önceliğimiz şu anda. Bundan dolayı da açıklamaları da daha özenli yapıyoruz. Bunu bilenler de Türkiye ileri bir takım şeyler yapamaz diye üzerimize geliyorlar ve sıkıştırmaya çalışıyorlar. Bu tabi sorumsuzluk. Türkiye bunun çok daha iyisini de söyleyebilir, çok daha iyisini de yapabilir. Ama burada tek insanımızın hayatı bile bizim için çok büyük önem taşıyor. Bu yüzden bu süreci biraz daha serinkanlı bir şekilde biz götürmek durumundayız.”
- Türkiye, rehine meselesi olmasa daha radikal şeyler de yapabilir miydi? Özellikle ABD’nin operasyon planı çerçevesinde...
“Ulusal menfaatlerimiz, toplumumuzun hassasiyetleri, hissiyatı bizim için temel parametreler. Başka uluslararası güçlerin ne yaptığı değil. Elbette uluslarası toplumun da bir dayanışma zemini vardır, gereklerini belli ölçülerde yapmak gerekir ama bunun ölçüsü tartışılabilir. Biz topluma rağmen, toplumun hissiyatına rağmen Türkiye’nin öncelikleri ve ulusal hassasiyetleri çıkarlarına rağmen herhangi bir iş birliği içinde bugüne kadar olmadık. Öncelikle önümüzde belli bir durum var, bugünkü şartları atlatmamız gerekiyor.”
‘Ustabaşımız usta yetiştirdi’
- Cumhurbaşkanlığı seçimi ve yeni Başbakan’ın belirlenmesi süreçlerine ilişkin olarak parti grubunda değişimin sorunsuz tamamlandığı kanaatinde misiniz, yoksa bir bekle-gör dönemi var mı?
“Süreç şu anda devam ettiği için bugünden erken hüküm vermek çok doğru görünmeyebilir ama ben bunun tarihî başarı olduğunu düşünüyorum. En ufak bir çatlama, patlama süreci bu noktaya getirebilmek gerçekten büyük bir maharettir ve bu Tayyip Erdoğan’ın başarısıdır. Tabii biz Tayyip Erdoğan’dan çok şey öğrendik. Davutoğlu ilk atanan başmüşavirdi. Ondan sonra gelen danışman bendim. Daha sonra Nabi Bey geldi. Tayyip Erdoğan’ın yanında olmak, bu eğitimi almış olmak bence çok önemli. Bu yüzden ustabaşımız Tayyip Erdoğan’dı. Ve birçok usta ortaya çıktı. Bundan sonraki süreci de çok iyi götüreceğimize inanıyorum.”