Başlıktaki sorunun ilk bakıştaki yanıtı birinci seçenek. Yani ‘pamuk ipliği’.
Pekiyi gerçekten öyle mi?
Hemen söyleyeyim; değil.
***
Pekiyi cevap ikinci şık, yani ‘çelik tel’ mi? Hayır, o da değil.
Cumhur İttifakı’nın tarafları arasındaki bağ ne pamuk ipliği kadar zayıf, ne bir çelik tel kadar kuvvetli.
***
İşin doğrusu şu…
AK Parti ile MHP’yi bağlayan aslında bir nevi ‘lastik’.
Kalın ve esnek bir lastik…
Gerilebilen, yumuşayabilen, uzayıp kısalabilen, elastik bir bağ var iki parti arasında. Bugüne kadar bazen bir tarafından, bazen diğer ucundan çekilen bir lastik. Ve emin olun, bundan sonra da böyle devam edecek.
***
Cumhur İttifakı; siyaset bilimi bağlamında değerlendirildiğinde, bünyesinde, kurucu iki üyesi açısından da zorluklar barındıran bir yapı. Nitekim, iki parti de bu gerçeğin baskısını hissediyor ve buna göre hareket ediyor. Etmek zorunda.
Her iki taraf da bu süreci, kontrollü bir gerginlikle yürütüyor.
Aslında olması gerektiği gibi.
***
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli diyor ki:
“Cumhur İttifakı mısır püskülü değil ki, en ufak rüzgarda sallansın.”
Parti kurmayları birçok vesileyle, “Biz Cumhur İttifakı’nı 21’inci yüzyılın birlikteliği olarak okuyan bir geleneğe sahibiz” görüşünü kayda geçiriyor.
Lâkin diğer taraftan, ‘mahkemenin Rahip Brunson kararı’ ya da ‘af teklifi’ veya ‘andımız’ konusunda olduğu gibi bildik içerik ve tonda açıklamalar yapıyor Bahçeli.
Kurmaylarına soruyorsunuz, aldığınız yanıt hep aynı: “Merak etmeyin, genel başkanımız süreci sağlıklı yönetecektir.”
Şimdi bugün Meclis grup toplantısı var MHP’nin.
Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sert eleştirilerine dün AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten yanıtlar geldi.
İttifak ortağının dün yaptığı açıklamalar üzerine MHP Lideri’nin bugün grupta sessiz kalacağını düşünen varsa bence yanılır. Bahçeli ne köprüleri atacaktır, ne de sözlerinden geri adım.
***
Yaşananlara bakarak şu tespitte bulunabilirim:
AK Parti MHP’nin, MHP de AK Parti’nin; kontrollü gerilimler yaratarak, süreci kendi lehine yürütmek istediğini düşünüyor.
İki partinin de anlaşılabilir endişeleri var. Mesela AK Parti’de şöyle bir kaygı olamaz mı?
Sorunsuz şekilde ittifak yapmamız hâlinde, seçmenlerimizden genel gidişattan memnun olmayanlar ya da ekonomik krizden vs rahatsız olanlar MHP’ye kayabilir. Bu yüzden tabanımıza “Partinize sahip çıkın” diyecek bir gerilim hattı oluşturmamız gerekiyor. Yani ittifakı bozmadan ama MHP’ye oy kayması riskinin de önüne geçmek amaçlı bir hareket tarzı.
***
Benzer şekilde MHP’de de, ittifaktaki mutlak uyumun “Ülkücü kimlikten uzaklaşıp AK Parti’nin payandası gibi algılanmak” şeklinde bir risk oluşturabileceği endişesi şaşırtıcı olur mu?
***
Cumhur İttifakı konusunda, partilerin tabanlarında zaman zaman kafa karışıklıkları oluşuyor. Hatta bu inişli – çıkışlı hâl, iki parti milletvekilleri için bile geçerli.
AK Parti’yle MHP’yi bağlayan ‘lastik’ zaman zaman bir taraftan, bazen de – şu sıralarda olduğu gibi - iki taraftan da çekilerek geriliyor.
Ama her iki taraf da, yumuşamanın formülünü de biliyor. Günün sonunda iki cephneden de şu aynı cümleyi duyuyoruz Ankara’da:
Büyükler bir araya gelir, oturur, konuşur, anlaşır. “İyi de bu defa büyükler atışıyor” diyecek oluyoruz…
Cevap yine aynı:
Yok, yok… Merak etmeyin. İki lider bir araya gelir, orta yolu bulur.