Utancın 20’nci yıldönümü

Haberin Devamı

Tam 20 yıl geçti üzerinden Sivas Madımak Oteli katliamının. Alevler hâlâ sıcak.

2 Temmuz 1993... Bir cuma günü...

Sivas, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne ev sahipliği yapıyor.

Detayları biliyorsunuz ama o günün izi hiç silinmesin diye tekrar yazıyorum. Hiç silinmesin ki, benzerleri bir daha hiç yaşanmasın diye ülkemde...

Madımak Oteli’nin önünde toplanan büyük kalabalık oteli ateşe verdi. İçeride insanlar varken. İçeride insanların var olduğunu bile bile.

Yani aslında otel değildi ateşe verdikleri.

Çoğu kentteki şenliklerin davetlisi 33 yazar, düşünür ve ozan. Hemen hepsi Alevi.

2 otel çalışanı ile göstericilerden de 2 kişi öldü o akşam Sivas’ta...

Toplam 37 can...

Göz göre göre.

Cinsiyet, ırk, din ya da mezhebin ne önemi olabilir ki?

İnsanlar, başka insanları diri diri yaktı işte. Daha ötesi var mı?

Ne adına olduğunu da biliyoruz maalesef.

Tam 20 yıl geçti üzerinden bu vahşetin.

Dava sürecini gördük. Sonrasında yaşananları da.

Ve şimdi 20 yıl sonra bugün...

20 yıl önce o gün Sivas’ta gereken tedbirleri almayan kolluk kuvvetleri, başta Ankara Dikmen olmak üzere yurdun birçok yerinde, ‘Sivas katliamının yıldönümü sebebiyle yapılması muhtemel gösteriler’e karşı önlem alıyor.

8383’ten tatil mesajları

8383, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Mobil Bilgi Servisi.

Eğitim öğretim yılı boyunca, velisi olduğunuz öğrencinin ders notlarını ve okula devamsızlık durumunu, cep telefonunuza kısa mesaj olarak gönderiyor bakanlık.

Gayet faydalı bir uygulama...

Okullar kapandı ama 8383’ten mesajlar gelmeye devam ediyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın tatil döneminde gönderdiği mesajlar, yıl boyunca gelenlerden daha da faydalı bence.

İşte Bakanlığın velilere SMS ile gönderdiği tavsiyelerden bazıları:

- Çocuğunuzun ilgi ve odaklarını yönlendirmeyin. Elektronik eşyalardan, bilimden, legolardan keyif alıyor ve onları ilginç buluyorsa, bırakın boş zamanını onlarla değerlendirsin. Bu tip ilgi alanları meslek seçimini etkileyebilir.

- Çocuğunuza, suçluluk duygusuna kapılmadan hata yapabilme olanağı tanıyın. En önemli şeyin bir işi başarmak için çaba sarf etmek olduğunu, başarının zamanla kazanılabileceğini açıklayın. Yeri geldiğinde kendi hatalarınızı anlatmaktan ve örnek vermekten kaçınmayın. Herkesin hata yapabileceğini, hatayı düzeltmenin daha önemli olduğunu benimsetin.

- Pasif - agresif durum geliştiren insanlar, tepkilerini sözle değil davranışlarıyla gösterirler. Çocuğunuz size, “Tamam yapacağım” dediği hâlde, o iş bir türlü yapılmaz. Çocuğunuz böyle bir tutum içerisindeyse, “Yap” veya “Yapma” gibi emir ifadeleri kullanmayın. “Seni kızgın görüyorum, sebebini konuşalım” gibi açık iletişim kurup duygu ve düşüncelerini ifade etmesini sağlayın. Kızgınlığın sebebi ne olursa olsun ona kızmayacağınızı söyleyin ve kızmayın.

- Çocuklar büyüdükçe, problemlerinden kaçmak için kendilerini rahatlatacak alışkanlıklar edinirler. Yemek yemek bunların başında gelir. Aç olmasa da karbonhidrat ağırlıklı gıdalara yönelen çocuğunuz ile dertleşmeniz onu yemekten alıkoyabilir.

- Çocuğunuzdan bir şey isteyeceğiniz zaman, “Getiremezsin zaten ama...” veya “Şimdi sen sözümü dinlemezsin ama...” gibi olumsuz cümleler kurmayın. Yapacağı varsa da yapmayacaktır.

Farkındayım, mesajların üslup ve tonlamasında biraz ‘çok bilmişlik’ var ama işin o boyutuna takılmayın derim.

Bir veli olarak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu tür mesajlarını almaktan memnunum.

Uyguladığımda görüyorum ki, çocuklar da bu yaklaşımlar ile muhatap olmaktan öyle.

KEŞKE...

Sahip olduklarımızın kıymetini, onları kaybetmeden de bilebilsek.

DİĞER YENİ YAZILAR