ABD’deki seçimin sonucu yani Donald Trump’ın başkanlığa gelişi, Türkiye’yi dünyanın birçok başka ülkesinden de daha fazla ilgilendiriyor.
Yeni döneme ilişkin iki önemli ismin görüşülerini aldım dün.
Zeynel Abidin Erdem’in bakışı
Türk - Amerikan İşadamları Derneği Onursal Başkanı Zeynel Abidin Erdem, Ankara - Washington hattında 32 yıldır var olan, iki ülke ilişkilerinin yakın tarihinin tanığı, çok tecrübeli bir işadamı...
Merhum Turgut Özal’ın baba Bush’a ‘evladım’ diye takdim edip, “Benim üç çocuğum var, bu dördüncüsüdür, size emanet ediyorum” dediği kişi Zeynel Abidin Erdem.
O Erdem, yeni dönemi Türkiye açısından ‘fırsat’ olarak görüyor ve bakın hangi noktaların altını çiziyor:
- Türkiye seçimden çıkan bu sonucu lehine sonuçlar verecek şekilde değerlendirebilir. Türkiye konusundaki kanaat ve görüşleri kemikleşmiş olan eski kadro şimdi gidiyor. Türkiye kendini bu yeni yönetim kadrosuna çok iyi anlatabilir.
- Hem dernek olarak biz, hem de kişisel olarak ben, oradaki birçok önemli, etkili isimle sahip olduğumuz iyi ilişkileri de elbette kullanacağız. Türk - Amerikan ilişkilerinin daha iyi olması, kritik konularda yaşanacak süreçleri, Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda şekillendirmek için elimizden geleni muhakkak ki yapacağız.
- Trump’ın başkan seçilmesi FETÖ konusunda da olumlu netice doğurabilir. FETÖ’cüler doğrudan Hillary Clinton’ın yanındaydı, çok da umutluydular ama şimdi kaybettiler.
- Trump’a FETÖ konusu anlatılabilir ve bence sonuç da alınabilir. Göreve başladıktan sonra diyebilir ki, kovuyorum, gönderiyorum... Ya da diyebilir ki, “Ben adalete teslim edeceğim, kararı yargı verecek”... Yani sonuçta, bu konuda Türkiye lehine bir konsensusa varılabilir.
- Türkiye acele etmeden, konuya saygın ve gerçekten hatırlı kişiler vasıtasıyla konuya müdahale ederse, Tayyip Bey’in de ağırlığını hissettirerek bu işi belli bir noktaya getirebilir. Bu vesile ile iki ülke arasındaki soğukluk da ortadan kalkar. Şunu unutmayalım ki Türkiye Amerika’ya, Amerika da Türkiye’ye muhtaçtır.
Ekim Alptekin’in yorumu
Ve Ekim Alptekin.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki Türkiye - ABD İş Konseyi (TAİK) Yürütme Kurulu Başkanı.
İki ülke ilişkilerinde son dönemin en etkin isimlerinden biri.
Alptekin’in kayda değer tespit ve değerlendirmeleri şu başlıklarda özetleyebilirim:
- Belki birçokları henüz farkında değil ama şöyle bir gerçek var... Trump ve ekibinin Türkiye ile ilgili bir vizyonu var. Tayyip Erdoğan ile ilgili de bir vizyonu var. Bu nokta önemli.
- FETÖ meselesi şu an için Türkiye’nin onlardan istediği bir konu olarak masada ama orada karşımızda çok daha olumlu ve verimli bir yapı bulacağımızı tahmin ediyorum.
- Tabii Amerika’nın da Türkiye’den beklentileri, istekleri var. Mesela daha öngörülebilir bir Türkiye bekliyor olabilirler. Bu manada Ankara da yeni yönetimin nabzını iyi tuttuğunda, yeni dönem tahmin edilemeyecek kadar olumlu olacaktır. Bu noktada, senato ve kongredeki sandalye dağılımı itibariyle Trump’ın elinin çok güçlü olacağı gerçeğini de gözden kaçırmamak gerek.
- Mesela Hillary Clinton kazansaydı, onla yapılacak ilk görüşme çok verimsiz olacaktı. Zaten birbirini tanıyan iki tarafın, yeni bir dinamik olmaksızın yapacağı, hatta Clinton’ın zafer sarhoşluğuyla daha da tatsız bir görüşme olacaktı. Oysa şimdi Trump ile çok verimli bir başlangıç yapma potansiyeli var Türkiye’nin önünde. Benim görebildiğim kadarıyla ABD tarafı buna açık. Ne zaman, nerede olur bilemiyorum ama yapılacak ilk ikili görüşme uzun, kapsamlı ve çok olumlu geçecektir.
- Bu ekip Türkiye’yi dünyanın herhangi bir ülkesi olarak görmüyor. Bir Türkiye vizyonları var. Ve Türkiye’nin politik etkinlik ve gücü çok yüksek olan bir lideri var. Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelme süreciyle, Trump’ın iktidara gelme sürecinin benzeştiği birçok nokta da var. Eğer iyi bir başlangıç yapılırsa, bambaşka bir dinamik olur ve Türk - Amerikan ilişkileri çok çok verimli bir boyuta taşınır.