Hukuk devletlerinde elbette yargı kararlarıdır esas olan.
Lâkin bir de ‘kamu vicdanı’ gerçeği vardır.
Daha doğrusu, yargı kararlarının kamu vicdanını tatmin edip etmemesi mevzuu.
***
Türkiye’de genellikle kamu vicdanını tatmin etmekten uzak olmakla eleştirilir yargının kararları. Özellikle de mağdur ya da maktulün kadın ve çocuklar olduğu davalarda...
Çocuk ve kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve cinayet davalarında sanıklara verilen cezalar, ekseriyetle toplumu tatmin edecek seviyede değildir Türkiye’de.
Hukukta ceza kavramının ayrılmaz niteliklerinden biri de ‘caydırıcı’ olmasıdır malum...
Yani özellikle bahsettiğim davalarda verilen cezalar bu açıdan ayrıca önemlidir.
Sadece sanığın cezalandırılması boyutuyla değil, aynı zamanda potansiyel tacizci, tecavüzcü ve katiller açısından caydırıcı olmalıdır mahkemenin kararı.
***
Manisa Alaşehir’den dün gelen haber, yukarıda sözünü ettiğim Türkiye genellemesinin dışında.
“Bu ülkede adalet var” dedirten türden.
Geçen yıl 14 Ekim’de, 4 yaşındaki Irmak Kupal ’ı kaçırıp tecavüz ettikten sonra boğarak öldüren tecavüzcü katile verilen cezadan söz ediyorum.
Yazarken bile yüreğimin burkulduğu bu vahşetin faili Himmet Aktürk.
Alaşehir Cumhuriyet Başsavcılığı sanık Aktürk hakkında “Çocuğu ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi öldürme ” , “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarından dava açtı.
Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesi de Himmet Aktürk adlı tecavüzcü katile, bu suçlardan ağırlaştırılmış müebbet ve 51 yıl hapis cezasına hükmetti.
Mahkeme Başkanı Remziye Güldür , kararı, ilgili ceza maddelerinin en üst sınırından verdi. Yani bir çocuk tecavüzcüsü ve katiline verilebilecek en ağır cezaya hükmetti.
***
Hukukçu değilim ama aklım yerinde ve vicdanım var.
İlk duruşmada , barolar ve sivil toplum kuruluşlarının davaya müdahil olma talebi ni , “suçtan zarar gören sıfatları bulunmadığı” gerekçesiyle redded en, bu kararıyla belki kamuoyuna pek de sempatik gelmeyen o hukuk insanı, sadece üç duruşma sonunda, şov değil işini yaptı ve kararıyla konuştu.
Yitirilen can elbette geri gelmiyor ama caniye verilen ceza hiç değilse küçük bir teselli oluyor insana.
Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Remziye Güldür’ün bütün anne ve babaların yüreğine su serpen bu kararının altındaki tarih de ne güzel bir tesadüf: 8 Mart.
Bir kadın hakimin, Dünya Kadınlar Günü’nde verdiği bu karar hem caydırıcılık açısından çok önemli hem de hukuk devleti olan Türkiye’de adalete olan saygı ve inancın tazelenmesine vesile olması dolayısıyla çok kıymetli.
Bu kararın altına imzasını atan Hakime Hanım’ı belki yaşı benden küçüktür ama ellerinden öpüyorum.
Teşekkürler Hakime Hanım, yürekten teşekkürler.
Keşke küçük Irmak Kupal’ın annesi ve ablası da bu kararı görebilseydi ama olmadı...
Nur içinde yat benim güzel Irmak kızım...