Geçen Perşembe (23 Kasım 2017) bu köşede, “Bir avuç dolar için” başlıklı bir yazı yer aldı.
( http://www.gazetevatan.com/murat-celik-1120946-yazar-yazisi-bir-avuc-dolar-icin-/)
Cami minarelerinin adeta baz istasyonu direklerine dönüştüğünü anlatan bir yazıydı geçen haftaki.
Yazı üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı ya da ilgili bir başka devlet kurumundan herhangi bir açıklama gelmedi mevzuya dair.
Ama çok sayıda mesaj aldım okurlardan.
***
Mesajlardaki bilgiler, konunun farklı ve dikkat çekici birçok boyutu olduğunu gösteriyor. İlginç iddialar var...
Mesela bir okurum şu notları iletmiş:
- Yazınızda bahsettiğiniz 5 bin ABD Doları kira, minimum bedel. Bazı yerlerde kira bedeli pazarlığa tabi. 10 bin Dolarlık yerler de var Ankara’da. Caminin yerine ve sözleşmenin eski olma durumuna göre rakam 10 bin Dolar’ın üstüne bile çıkabiliyor. İki yıl önce, baktılar ki maliyet yükseliyor, GSM firmaları aralarında anlaşıp tavan kira bedelini 10 bin Dolar olarak belirlediler. Bu arada son dönemlerde artık Dolar değil, TL üzerinden yapılıyor kira sözleşmeleri.
***
Bir başka okur diyor ki;
- Camilerin böyle bir kaynağa ihtiyacı var tamam ama Cuma çıkışlarında kurulan yardım kutuları, malum, sadece o cami için olmuyor genellikle. Civardaki başka camilerin yardımlaşma derneklerine de destek oluyor cemaat. Dolayısıyla, hepimiz 3-5 lira fazla versek o maddi ihtiyaç karşılanır zaten. Yani baz istasyonlarıyla minarelerimizi o hâle getirmeye gerek kalmaz.
***
Bir diğer ilgili, duyarlı ve belli ki konu hakkında ortalamanın üzerinde bilgili okurdan gelen mesaj da şöyle:
- Murat bey, bu baz istasyonları konusunu biraz daha kurcalayın, bakın daha neler çıkar. Baz istasyonları standartlara uygun olması halinde insan sağlığına, öyle söylendiği gibi bir tehdit oluşturmuyor aslında. Lâkin bizim camilerimizin minarelerinde genellikle her üç GSM operatörünün baz istasyonları da var.
- Daha da önemlisi, bu baz istasyonlarının birçoğu mevzuatta yer alan yasal çıkış gücü limitlerinin üstünde çalışıyor. Konu aslında BTK’nın (Bilgi Teknoloji Kurumu) denetiminde. Zaman zaman teknik denetlemeler de yapılıyor ama nasıl oluyor bilmiyorum, bir şekilde olması gerektiğinden yüksek güçte çalıştırılıyor baz istasyonlarının büyük kısmı. Bizler, cep telefonlarımız her yerde gayet iyi çekiyor diye memnunuz belki ama aynı zamanda belki de sağlığımız tehdit altında.
- Cami minarelerindekiler dışında bir konu daha var baz istasyonlarıyla ilgili. Özellikle istasyon direklerinin kurulduğu ilk yıllarda, birçok yerde GSM şirketleriyle sözleşme yapanların çoğunun kiralama yetkisi yok biliyor musunuz? Yani adam şirketle anlaşmış, direk dikilmiş, çalışıyor ama o baz istasyonunun koyulduğu yer, kiraya veren kişiye ait değil. Bazısı başka şahıslara, bazısı belediyelere, devlete ait arazilere kurulmuş birçok baz istasyonu var. Bu meseleyle ilgili devam eden davalar da var.
***
Durum böyle...
Tahmin edersiniz ki, gelen mesajların hepsini değil, sadece ciddiye alınacak türden olanları paylaştım sizlerle. İddialara bakılırsa, konunun halledilmesi gereken birçok yönü var.