Sene 1994... Mart ayı.
Tam 23 sene önce yani...
atv’de muhabirim o zamanlar.
Kameraman arkadaşım ile birlikte Kuzey Irak’a geçiyoruz haber için.
Habur’dan, karayolu ile...
***
Hatırlarsınız, Konut Fonu vardı o zamanlar, Toplu Konut Fonu Harcı... Yurt dışına çıkan herkes 100 ABD Doları öderdi.
Habur Sınır Kapısı’nda Maliye Veznesi’ne 100’er Dolarımızı ödedik, pasaportlarımızı verdik, çıkış işlemleri tamamlandıktan sonra Zaho’ya gitmek üzere Diyarbakır’dan kiraladığımız taksiye bindik.
***
İki ülkeyi birbirine bağlayan, Hezil Çayı üzerindeki köprüden geçtik ve karşımıza bir tabela çıktı. Üzerinde “Welcome to Kurdistan” yazıyordu. Türkçesi, “Kürdistan’a hoşgeldiniz.”
Hemen ötede, bir direğin ucunda da bir bayrak dalgalanıyordu.
Yukarıdan aşağıya kırmızı, beyaz, yeşil, enine üç şeritten oluşan, ortasında sarı bir güneş yer alan bir bayrak.
Hem ‘Kürdistan’ sözcüğünü hem de bayrağı ilk kez görüyorduk.
Tekrar ediyorum, sene 1994.
***
PKK terör örgütünün kanlı eylemlerle, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerini terörize ettiği bir dönemdi malum 90’ların ilk yarısı.
Örgüt bağımsız Kürdistan’ı kurmayı hedeflediğini söylüyor, ‘Kürdistan’ sözcüğü Türkiye’de her kesimin açık sinir uçlarına dokunuyordu.
***
Barzani ve Talabani isimleri Türkiye gündeminden düşmüyor, her ikisi de PKK gibi düşman görülüyordu o günlerde. Gerçi devletin güvenlik ve istihbarat birimleri, bölgedeki yetkililer vasıtasıyla hem Mesud Barzani hem de Celal Talabani ile neredeyse gün aşırı görüşürdü ama sokaktaki vatandaşın gözünde terör örgütünün Kuzey Irak’taki iki destekçisiydi Barzani ile Talabani.
Irak’ın kuzeyinde hakimiyet yarışında olan, zaman zaman çatışan, rakip iki güç ve o yapıların başındaki iki isim...
***
Türkiye’deki haberler şu cümlelerle başlardı, hatırlarsınız:
“Mesut Barzani yönetimindeki KDP ve Celal Talabani’nin başında bulunduğu KYB...”
Neydi o KDP ve KYB ’nin açılımı?
Kürdistan Demokratik Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birliği.
Sonradan IKDP ve IKYB olarak kullanıldı bu kısaltmalar. Yani Irak Kürdistanı şeklinde...
Yani o alerji yaratan sözcük her iki partiye de adını veriyordu. Kürtlerin yaşadığı bölge, doğal olarak Kürt yurdu, yani Kürdistan olarak adlandırılıyordu.
Zaten Türkiye’de Kuzey Irak olarak adlandırılan bölge de aslında bütün dünyada Kürdistan Özerk Bölgesi şeklinde kabul görüyordu. Irak toprakları içinde bir otonom bölge...
ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından çizilen 36’ıncı Paralel sınırıyla birlikte, Ekim 1991’de, fiili olarak ilan edilmişti Kürt Özerk Bölgesi ve yönetimi.
Bayrağı çizildi ve dalgalanmaya başladı. Parası basıldı. Bakanlıkları, devlet kurumları hayata geçti. Üniversitesi bile kuruldu zaman içinde.
Her gittiğimizde gördük yıllar boyu.
***
2003’te, ABD önderliğindeki uluslar arası koalisyon güçlerinin Irak’ı ikinci kez işgali, bilinen adıyla İkinci Körfez savaşı başladı...
Saddam Hüseyin yönetiminin ABD tarafından devrilmesinin ardından 2005’te Talabani’nin Irak Cumhurbaşkanı, Barzani’nin de Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı olduğunu ve sonrasını biliyorsunuz zaten. Zaman içinde iki ismin Ankara ile ilişkilerinin evrildiği noktayı da öyle...
O yüzden detaylı anlatmıyorum yakın geçmişi.
***
Bugünlerde yine yaşıyoruz ya ‘Kürdistan bayrağı’ tartışmasını, o yüzden yazdım bir haberci olarak 1994 ’ten beri gördüklerimi, yaşadıklarımı...
Yanlış anlaşılmasın; tartışmayalım demiyorum.
Tartışalım da, geçmişi hatırlayarak, bilerek tartışalım...