Haberin Devamı
Ankara’da, Karşıyaka Mezarlığı’nın içinde bir cami var.
Ahmet Efendi Camii...
Avlusundan her gün onlarca insan uğurlanıyor sonsuzluğa.
Sordum; günde ortalama 30 cenaze kalkıyormuş Karşıyaka Ahmet Efendi Camii’nden. Çoğunlukla da öğle vakti.
Bazı günler, öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından aynı anda 15, hatta 20 cenaze kaldırılıyormuş.
Ahmet Efendi Camii’nin avlusundan yakınlarını ya da tanıdıklarını uğurlayanlar bilir; çok geniş bir avlusu var caminin.
Musalla taşları avlunun bir ucunda, tabutları mezar yerlerine taşımak üzere bekleyen cenaze araçları diğer ucunda.
Namaz bitip helallik verilir verilmez çok çarpıcı bir ortam oluşuyor o avluda. İnanılmaz bir koşuşturma...
Merhum ya da merhumenin yakınları, tabutu musalla taşının üzerinden hızlıca alıp, alelacele, tekerlekli çelik sedyenin üzerine yerleştiriyorlar. Ardından da koşar adımlarla itmeye başlıyorlar, üzerinde tabutun bulunduğu o sedyeyi avlunun diğer ucundaki cenaze araçlarına doğru. Hatta koşarak.
Aynı anda kimi gün 10, kimi zaman 15, hatta 20 tabut; tekerlekli sedyelerin üzerinde...
Her birinin çevresinde onlarca insan...
Hızlı değil, koşar adımlarla itiyorlar cenazelerini.
Yan yana... Adeta yarışırcasına.
Büyük marketlerde, kasa kuyruğunda bir sıra önde yer alabilmek için son metrelerde birbirinin önüne geçmeye çalışan müşterilerin market arabalarını kullanmasını çağrıştıran bir görüntü...
Bir tek bana mı garip geliyor bu ‘hüzünlü veda ile koşuşturmanın yarattığı karşıtlık manzarası’ diye düşünürken, geçen gün kardeşim büyük bir hayretle anlattı aynı ortamdaki gözlemlerini.
“Hayatın her alanında hem koşturarak hem de birbirimizi ittirerek yaşadığımız yetmiyormuş gibi veda ettiğimiz insanları da ittiriyoruz. Koşarak ittiriyoruz yakınlarımızı kabirlerine” dedi Bige.
“Adeta bir an önce uğurlayıp, vedalaşıp; günlük koşuşturma ve itiş kakışlarımıza dönmek için yarışır gibiyiz” diye devam etti.
Doğrusu ben bu denli felsefik bakmamıştım cami avlusundaki ‘son sürat son yolculuk’lara.
10 - 15 cenaze aracı aynı anda hareket ettiğinde, cami çıkışında trafik sıkışıyor ya... Bu yüzden, insanlar bir an önce defin noktasına gidebilmek için acele ediyorlar diye düşünmüştüm.
Hatta içimden; “Ne aceleniz var? Ben olsam bu son vedalaşma ne kadar uzarsa o kadar iyi diye düşünür, aksine ağırdan alır, yavaş hareket ederdim” diye geçirmiştim.
Konuyu biraz araştırınca, cenaze defninde acele edilmesine dair bir hadis-i şerif olduğu bilgisine ulaştım.
Mezarlık yetkilileri de, insanların bu hadis uyarınca o şekilde davrandığını düşünüyorlar. Olabilir elbette...
Fakat Hazreti Muhammed’in (S. A. V) söylediği rivayet edilen o sözlerde kastedilen, “hızlı adımlarla” ilerlenmesi; koşarak gidilmesi değil.
Öyle ya da böyle... Sebep ne olursa olsun, cami avlusunda oluşan o görüntü üzerine Bige’nin yaptığı yorum kazındı kaldı zihnime:
“Koşarak ve birbirimizi ite kaka yaşadığımız yetmiyor, cenazelerimizi bile aynı şekilde uğurluyoruz.”
Böyle düşününce ‘hazin’ gerçekten...
KEŞKE...
Hayatı bize dayatılan şekilde yaşamak
zorunda olmadığımızın farkına varabilsek.