Maden Mühendisi Mustafa Suvar bakın neler söylüyor:
* Kamu ya da özel sektör, işin kimin tarafından yapıldığının hiçbir önemi yoktur, önemli olan nasıl yapıldığıdır ve bu da bellidir.
* İşçi eğitimsiz olsa bile, koordinasyon ve yönlendirmeyi sağlayacak olan kurmay teknik kadronun ihtisas sahibi olması gerekiyor.
* Amerika'yı yeniden keşfetmemiz gerekmiyor. Mesela grizu... İşin gereğine uygun çalışmadığımız için metan gelip bizi vuruyor grizu patlamalarıyla Zonguldak’ta. Bakın Almanya’da 1946’dan bu yana grizu patlaması sebebiyle ölümlü kaza yok. Bu nasıl oluyor?
* Yetkililer benim söylediğimi de dikkate almasın. İki Alman uzmanı istihdam etsinler. Gidip Almanya’ya baksınlar. Almanların neyi nasıl yaptıklarını görüp uygulasınlar yeter. Orada çalışıyor işte sistem.
* Biz Türkiye olarak kömüre mahkûmuz. Petrol ve doğalgazımız yok çünkü. Soma’da da, Zonguldak’ta da, diğer bölgelerde de bu kömürü çıkarmaya devam edeceğiz. Elimizde her havzanın özellikleri ve geometrisi var. İhtisas kadrolarının görevi, çalışılan bölgede bütün havzayı dikkate alan bir anlayışla hareket etmektir.
n Yer altındaki planlamanızı birbirinden kopuk yaparsanız, bunların birbiriyle bağlantılarını iyi düzenleyemezseniz böyle kazalara açıksınız demektir.
* Özel sektörde maliyeti düşürmek odaklı çalışma anlayışı vardır ama yeterli ihtisasa sahip olmayan teknik kadrolarla çalışıldığı çok açık. Hayati risk oluşturmadan maliyeti düşürmenin yolları da vardır.
* Eğer sen bu kömür havzasında çalışıyorsan, bu kömürün özelliklerini biliyorsan “Bilmiyordum” olmaz. “Ben fark etmedim” diyemezsin. Bu anlayış ve kadrolarla her an yeni bir kaza bekleyebilirsiniz.
* Bakmak ile görmek arasındaki fark ve ‘ihtisas’ kavramı da işte bu noktada ön plana çıkıyor. Denetim mekanizmalarının hepsi için şart şu: Müfettişin konuyu bilmesi lâzım. Bilmeyen insan, karşısındaki ne söylerse onu gerçek kabul eder.
***
Soma'da yaşanan büyük acının ardından 5 yazı kaleme aldım bu köşede.
İlki 14 Mayıs 2014'te...
Başlığı, "Germinal'den Soma'ya".
http://www.gazetevatan.com/murat-celik-637596-yazar-yazisi-germinal-den-soma-ya/
İkincisi ertesi gün... Mayıs'ın 15'inde.
Başlığı, "Kelimeler kifayetsiz".
http://www.gazetevatan.com/murat-celik-637891-yazar-yazisi-kelimeler-kifayetsiz/
Üçüncü yazı 19 Mayıs 2014 tarihli...
Başlığı, "Aslında 21 yıl önce başarmışız".
http://www.gazetevatan.com/murat-celik-638972-yazar-yazisi-aslinda-21-yil-once-basarmisiz/
Dördüncü, 21 Mayıs 2014 tarihinde...
Başlığı, "Her an yeni 'Soma'lar yaşanabilir" !
http://www.gazetevatan.com/murat-celik-639678-yazar-yazisi-her-an-yeni--soma-lar-yasanabilir-/
Ve beşinci yazı bir sonraki gün, 22 Mayıs'ta...
Başlığı, "Soma ve Almanya örneği".
http://www.gazetevatan.com/murat-celik-640035-yazar-yazisi-soma-ve-almanya-ornegi/
***
Bu 5 yazının son üçü, konunun uzmanlarının tespit, değerlendirme, görüş ve öngörülerini içeriyordu.
Ve maalesef o uzmanlardan Maden Mühendisi Mustafa Suvar'ın dediği oldu. Daha doğrusu, Suvar'ın korktuğu başımıza geldi.
Mustafa Suvar'ın 21 Mayıs 2014 tarihinde bu köşede yer alan sözleri aynen şöyleydi:
“Birçok başka madende de şu anda Soma ile aynı tehlike var. Çünkü sektörde ihtisas eksikliği had safhada. Eğer gerekenler acilen ve tam olarak yapılmazsa Soma maalesef son olmayacak.”
Soma'da 'yangın'dı ölümleri getiren, Karaman / Ermenek'te bu satırların yazıldığı dün akşam saatlerinde devam etmekte olan ve artık umutsuz hâle gelen bekleyişin sebebi 'su baskını'.
Fark eder mi?
Meselenin özü, sorunun temeli belli.
Yazının başında okudunuz işte...
İşin uzmanının 'Soma' için söylediklerinin, bugün 'Ermenek' için de geçerli olmasından belli.