Saat gece yarısına yaklaşıyor...
7 Haziran 2015 seçiminin sonuçları - neredeyse - kesin olarak ortaya çıktı. Resmi değil ama kesin...
Bu sonuçlar üzerinden sıcağı sıcağına ahkâm kesenler olacaktır elbette. Ama dikkat edin, kimse kendini yüzde 100 bağlayıcı bir üslup ile konuşmayacaktır, konuşmaz.
Siyaset budur, kabul. Ama bir de ‘gerçek’ler var.
Şöyle ki...
***
Dün; üzerinde bir yere ‘Evet’ ya da ‘Tercih’ mührünü bastığınız oy pusulasında yer alan siyasi partilerin listesinden;
Bir önceki genel seçimde aldığı oyun altında kalan siyasi partilerin başındaki isimlerin, koltuklarına ‘veda’ etmesidir gereken.
Bu bir.
***
İki...
“Yüzde 10’luk seçim barajı önümüzü kesiyor” söylemi dün itibariyle çöpe atılmıştır.
Arkasında, açık seçik, bir terör örgütünün var olduğu bir parti bile o barajı geçebiliyorsa; diğerlerinin oturup, “Biz neden beceremedik / başaramadık” diye düşünmesi gerekir zira.
***
Üç...
Arkasında, açık seçik, bir terör örgütünün var olduğu o parti yüzde 10’luk seçim barajını - üstelik de rahatça - aşabiliyorsa...
Bu sonuç, herkesten önce o partiye çok ciddi, çok önemli ve aynı zamanda çok ağır bir sorumluluk yüklemektedir.
Çünkü seçmen, o siyasi partiye;
“Bak kardeşim, sen bugünlere eli kanlı bir terör örgütünün güdümünde gelmiş olsan da, ben sana bu geçmişin mirasçısı muamelesi yapmadım” demişse...
“Senin geçmişine değil, geleceğe dair söylediklerine inanmayı tercih ettim” demişse...
“Seni; söylendiği gibi ‘pozitif ayırımcılığa tabi tutulan şımarık bir çocuk’ değil, söylediğin gibi ‘Türkiye’nin ötekileştirilmiş ezilenleri’ olarak gördüm ve ona göre oy verdim” demişse...
Bu, çok ciddi bir durum, çok ağır bir sorumluluktur.
Çünkü...
HDP, - Selahattin Demirtaş’ın ilk açıklamasında vurguladığı gibi - artık bir Türkiye partisi ise aynı zamanda ‘sistem’in de bir parçası olmuş demektir.
Öcalan nasıl okumuştur acaba?
Merak ediyorum...
Sandıktan çıkan bu sonuç, İmralı nezdinde ne ifade ediyor?
Bu, şahsi ve dayanaksız bir merak değil.
Bu sorumun ardında; seçim kampanyası boyunca duyduğumuz, “Parlatılan Demirtaş, Öcalan’ı da devre dışı bırakmayı hedefleyen bir planın parçası” tezi var.
HDP ve Demirtaş eğer gerçekten, “Muhatap Öcalan değil, Kandildir” anlayışının temsilcisi ise...
Ve seçmenin - yaklaşık - yüzde 13’ü bu anlayışın arkasında durduysa; çözüm sürecinde ‘devlet’in öncelikli muhatabı olan Abdullah Öcalan’ın analiz ve yorumlarını merak etmemde de bir gariplik olmasa gerek.