Sarai Sierra ve “Acaba”lar!

Haberin Devamı

Henüz hayatını kaybettiğinden haberdar değildik.

Sadece kayıp olduğu haberleri yansımıştı medyaya.

“Fotoğraf çekmek için İstanbul’a gelen Amerikalı genç kadından haber alınamıyor” şeklindeki ilk haberi okuduğumda Sarai Sierra ile ilgili bir yazı yazmaya niyetlenmiştim,

“Umarım hayattadır” diyecektim, hatta “Umarım tecavüze uğrayıp öldürülmemiştir” diye yazacaktım.

“Bu ülkede bir kadın, fotoğraf çekmek için tek başına gezemeyecek mi sokaklarda?” diye soracaktım.

***


Ha bugün ha yarın derken cesedi bulundu Sierra’nın.

Hemen ardından “Tamam üzücü bir olay ama...” diye başlayan cümleler duyulmaya başlandı. “Ama” lı tümceleri, komplo teorileri takip etti.

“Kim bilir ne işi vardı oralarda” diye cesedin üzerine ‘şüpheden örtü’ler bırakıveren, “Belki de hak etmiştir” demeye getiren senaryolar...

***


Sonra...

Gazeteciler ile sohbet toplantısında, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ’nin konu ile ilgili tavrını görünce, baktım ki bu işte gerçekten de bir iş var.

Geldiğimiz noktada, Amerikan medyasında yer alan FBI kaynaklı haberler var gündemde.

Ölen (ya da öldürülen) kadının, göründüğü, düşünüldüğü kadar masum olmayabileceğine dair haberler...

Ve benim, “O ilk gün yazmayı planladığım naif yazıyı kaleme almaya fırsat bulamamam belki de isabet olmuş” diye düşünmeme neden olan haberler...

***


Dünya işte böyle bir dünya artık.

Ölen (hatta öldürülen) birinin ardından rahat rahat “Yazık” diyemediğimiz bir dünya...

Hemen her konu da ve hemen herkes hakkında “Acaba” larla yaşamaya mahkum olduğumuz bir dünya !

*****


Tuba Ünsal’ın tanıştı(rdı)ğı gerçek dünya

Hikayeyi biliyorsunuz...

Tuba Ünsal, rahatsızlanan çocuğunun bakıcısını bir devlet hastanesine götürüyor.

Karşılaştığı manzaraları ‘dehşet’ içinde Twitter üzerinden fotoğraflar eşliğinde paylaşıyor.

Sağlık Bakanlığı harekete geçiyor.

Sonuçta, Ünsal’ın hastanede şahit oldukları ‘gündem’ oluyor.

Şimdi...

“Tuba Ünsal kendisi ya da evladı rahatsızlandığında da devlet hastanesine mi gidiyor?” diye soranlar var.

O, işin ayrı bir boyutu.

İsteyen sorar, Ünsal da cevap verir ya da vermez, kendisi bilir.

Gerçi...

O sorunun yanıtı aslında olayın içinde var.

‘Bir devlet hastanesinin acil servisinde gördüklerine bu denli şaşıran birinin, daha önce öyle bir ortamda bulunmadığı’ sonucuna kolaylıkla varabiliriz.

Lâkin...

Burada konuşulup tartışılması gereken, ‘Tuba Ünsal’ın daha önce bir devlet hastanesine gidip gitmemesi’ değildir.

Burada üzerinde durulması gereken, ‘devlet hastanelerinin durumu’ dur.

Ve tabii o fotoğraflardaki manzaranın değişmesi konusunda gereği nin yapılması.

*****


KEŞKE...

İnsanların yapmadıklarını konu ettiğimizin yarısı kadar, yaptıklarını da takdir etsek.

DİĞER YENİ YAZILAR