Haberin Devamı
“(...) Ülke genelindeki toplam sandık sayısı yüz doksan dört bin üç yüz on. Rakamla, 194.310.
Ve bu yerel seçimde, öyle görünüyor ki asıl büyük tartışma, o 194.310 sandığın güvenliği konusunda yaşanacak.
Dilerim olmaz ama bugünden bakıldığında asıl gerginlik oy kullanma işlemi bittikten sonra başlayacak gibi bir görüntü var.”
Böyle yazmıştım seçimden 5 gün önce.
25 Mart 2014 tarihinde bu köşede yer alan o yazı (http://haber.gazetevatan.com/Haber/620759/4/Yazarlar) şöyle devam ediyordu:
“(...) Seçim günü, oy kullanma işlemi bittikten hemen sonra, daha oy sayım işlemi devam ederken; her iki taraftan da ‘atılan/yakılan oy pusulaları’na dair haberler, fotoğraflar, görüntüler çıkacağı konuşuluyor daha şimdiden.
Siyasi tarihimizin en gergin seçim kampanyasını yaşıyoruz.
Ve görünen o ki ortaya, siyasi tarihimizin en tartışmalı seçim sonuçları çıkacak.
Yani ülke gündemini kasıp kavuran gerginlik, 30 Mart akşamı itibariyle son bulmayacak, sadece boyut ve içerik değiştirecek.
Bugünden görünen durum bu.
Umarım yanılırım.
Umarım 30 Mart’a giderken orta yerde apaçık duran bu yöndeki işaretler sadece kafa karıştırmaya yönelik dedikodulardan ibarettir.
Umarım sonuçlara ilişkin itirazlar, tartışmalar her seçimde olabilecek, makul boyutlarda yaşanır.
Umarım seçimlerden iki gün sonra, her sene o gün olduğu gibi yine neşeli ‘1 Nisan şakaları’ yapıyor oluruz.
Umarım bu gerginlik biter.
Umarım...”
Yukarıda alıntı yaptığım yazının başlığı, “Bir umut: 1 Nisan’da şakalaşabilmek“ti.
Dikkat ettiniz mi, 1 Nisan’da şakalaşamadık.
Okul çocukları dışında birbirine şaka yapan neredeyse yoktu iki gün önce.
Şakalaşamadık çünkü zaten şaka gibi bir gerçeklik yaşıyoruz.
Sene olmuş 2014; Türkiye gibi bir ülke, üzerinden 4 gün geçmesine rağmen, başka bazı merkezler ile birlikte başkentindeki seçimin sonuçlarını netleştirememiş durumda.
Şaka gibi değil mi?
Değil işte maalesef.
Şaka değil.
Gerçek.
(Bu noktada açıkça ifade etmek gerekir ki; bazı seçim bölgelerindeki tartışmalar ve iddialar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ülke genelinde elde ettiği sonucu gölgelemez.
İktidar partisinin aldığı oy, seçmenin tercihini tartışmaya yer bırakmayacak netlikte ortaya koymuştur.
30 Mart’ın sonucu, partiden de önce, şahsi olarak Başbakan Tayyip Erdoğan açısından bir zafer niteliğindedir.
Bu önemli notu düştükten sonra kaldığım yerden devam ediyorum.)
30 Mart yerel seçimine giderken iktidar partisi de, muhalefet partileri de aynı şeyi söylemişti ısrarla:
“Sandıklara sahip çıkmamız gerekiyor.”
Böyle demişti bütün liderler ve siyasetçiler.
Aklıma takılan, cevabını aradığım soru şu:
Bırakın gereklilik olmasını;
Sadece “sandığa sahip çıkmak” gibi bir kavramın varlığı bile, başlı başına yeteri kadar büyük bir sıkıntı, bir sorun değil midir?
KEŞKE...
Sandığın şeffaflığı, o sandığın yapımında kullanılan malzemeye paralel olarak artsaydı.