Müthiş bir dezenformasyon yaşanıyor, özellikle de internet ortamında.
Sosyal medya, adeta bir bilgi çöplüğü.
Her kafadan bir ses, her elden bir video çıkıyor.
***
Yıllar önce yapılmış konuşmalar, tekrar tedavüle çıkartılıyor.
Farklı zamanlar ve yerlerde yapılmış konuşmalardan parça parça kesilip yapıştırılarak oluşturulan montaj videolar ekranlarda uçuşuyor.
Defalarca yalanlanmış, gerçek olmadığı kanıtlanmış haberler, sanki yeniymiş, sanki gerçekmiş gibi pazarlanıyor.
“İzleyin, şunun gerçek yüzünü görün...”, “İzleyin, bunun neler söylediğini hatırlayın...”, “İzleyin, onun yaptıklarını unutmayın...” türünden “Şok, şok, şok”lar, “Flaş, flaş, flaş”lar gırla gidiyor.
Uçuş serbest yani...
***
Hemen her parti için böyle durum.
Hemen her lider, her öne çıkan siyasetçi için piyasaya sürülüyor bahsettiğim türden ürünler.
Böyle olunca da; bu tür yayınlar kime ne ifade ediyor, kimin için ciddi bir etkisi, bir kıymeti oluyor doğrusu bilemiyorum.
Yani merak ediyorum; internette izlediğiniz bir video sayesinde (ya da yüzünden) oyunuzun rengi değişir mi?
Seçmenden inciler
Siyasetçilerin seçim kampanyalarını izlemek için dört bir yanını geziyoruz ülkenin.
Lider kürsüye çıkıyor, ben de miting meydanını çevreleyen sokakları gezmeye...
Asıl nabız, miting alanında değil, kentin kılcal damarlarında atıyor çünkü.
Anadolu’nun cadde ve sokaklarından, seçmenin ağzından not defterine kaydettiğim cümleler var.
Mesela Adapazarı’nda 30’lu yaşlarında, üniversite mezunu bir kadının sorusunu not almışım:
- Milletvekili adaylığı masraflı iş... Afişi, pankartı, arabaları, yedirmeler, içirmeler... Pekiyi bu kadar harcamayı neden yapıyor bu insanlar? İnsan, daha fazlasını kazanacağını düşünmediği ya da en azından beklemediği bir işe varını yoğunu yatırır mı?
Bir başka örnek...
Aydın’da, bu seçimde ilk kez oy kullanacak olan genç bir erkeğin sözleri:
- Her siyasetçi aynı şeyi söylüyor. “Sizi bir tek ben anlıyorum, sizi bir tek ben düşünüyorum, sizi bir tek ben seviyorum...” Ben de kendi kendime soruyorum, “Neden” diye. Ve bir türlü cevabını bulamıyorum bu sorunun. Neden beni bir tek o anlıyor, o düşünüyor, o seviyor? Mantıklı mı sizce bu?
Bir diğer notum Sivas’tan, ilkokul mezunu, 60’ına merdiven dayamış, erkek bir sokak satıcısından.:
- Kazanan hep siyasetçi oluyor be kardeşim. Her seçimde aynı bağırış - çağırış. Sonra bakıyoruz, Ankara’da yine kendileri çalıp, kendileri oynuyorlar. Hepsi aynı... Ha Ali Memet, ha Memet Ali...