Sakık taciz olayını anlattı

Haberin Devamı

“Taciz deyince akla hemen ‘kadın’ geliyor ama olay öyle değildi, bambaşkaydı. Tacize uğrayan bendim.”

Bu sözlerin sahibi, BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık.

***


Haberiniz olmuştur. Birkaç gün önce yazıldı.

Sakık’ın, Ankara Çankaya’da bir restoranda, yanında bir kadın ile birlikte yemek yerken, çevredeki masalardan biri ile yaşadığı gerginlik, itiş kakış... Karakolluk oldukları...

***


Olay doğru ama mevzu başkaymış meğer.

Sırrı Sakık anlattı dün telefonda:

- Benim 20 yıldır gittiğim bir mekân orası. O akşam da yine birçok müdavim ile karşılaştık. DSP’nin eski Genel Başkanı Zeki Sezer vardı mesela. İstanbul’dan bir misafirimiz vardı. Ağabeyim, cocuklar bir masada, yanda da biz, misafirimiz hanımla...

- Ve o kadın misafirinize yönelik tacizkâr bir hareket oldu yan masalardan birinden, öyle mi?

- Hayır. İlgisi yok. Tacize uğrayan bendim.

- Nasıl yani. Öyle okuduk çıkan haberlerde?

- Vallahi Murat Bey, öyle yansıdı ama değil işte. Bizde ‘taciz’ deyince akla hemen ‘kadın’ geliyor ama öyle değildi. Bambaşkaydı.

- O zaman, anlatır mısınız tam olarak ne olup bittiğini?

- Restoranın bahçesindeydik. Konuğumuz hanımefendinin sırtının dönük olduğu, benim bakış yönümdeki bir masadan bir adam, baktım ki; sürekli gözlerimizin içine bakarak, kafasını sallıyor, bir şeyler söylüyor.

- Tek başına mıydı?

- Yok, 5 - 6 kişilik bir masadaydı... Ne dediğini duymadım ama o kadar çok ve sürekli taciz etti ki... Hatta sonra kalktı, içeriye geçti. İçeriden de, camın diğer tarafından yine aynı şekilde kafa sallamalar, bir şeyler söylemeler.

- Sonra?

- Sonra tekrar masasına geldiğinde, ben artık dayanamadım. Kalktım masalarına gittim. Dedim, “Kardeşim ne oluyor? Bir saattir bizi huzursuz ediyorsun. Ben seni tanımam etmem. Sen beni tanıyor olabilirsin. Derdin ne?”

- Fiziki temas da o anda mı oldu?

- Benimle değil, yanımdakilerle itişme oldu.

- Sonra da karakol safhası mı?

- Evet ama karakola birlikte gitmemiz gibi bir durum değil. Başvurunun resmiyet kazanması için ben Meclis kanalıyla aradım karakolu. Davacı olduğumu söyledim. Sonra da avukatlarımı aradım suç duyurusunda bulunmaları için. Onlar da gitmiş karakola. Onlar da şikâyetçi olmuş.

Tacizin sebebi “Çözüm süreci”ymiş

- Şimdi... Hedef siz olduğunuza göre, insanın aklına, konunun “çözüm süreci” olması ihtimali geliyor. Neymiş mesele?

- Aynen öyle. Açılım ile ilgiliymiş. Meğer o benim duymadığım konuşmalarında hep küfür etmiş. Bana, BDP’ye, Başbakan’a... Süreç ile ilgili olarak yani.

- Nasıl edindiniz peki siz bu bilgiyi?

- Dün akşam da aynı restorandaydık biz. O gece orada yaşananlara şahit olanlardan yine aynı yerde yemekte olanlar vardı. Onlar gelip anlattılar. O masa, o gün öğleden sonra saat 2 gibi gelmiş ve o saatte başlamışlar içmeye. Biz gittiğimizde akşam 8’di. O kadar saat içmişler yani. Sonra da beni görünce adam başlamış küfür etmeye. Masasındakilerden bazıları da engellemeye çalışmış ama sonuçta iş buralara kadar vardı.

- Peki, bu çözüm sürecinde karşılaşıyor musunuz böyle tepkilerle yoksa ilk kez mi böyle bir olay yaşadınız?

- Ben sokaktayım, halkla iç içeyim. Korumalar ile falan da gezdiğim yok. Zaman zaman böyle kendini bilmezler çıkabiliyor ama bunlar münferit oluyor. Çoğunlukla tam tersini yaşıyorum üstelik.

- Destek mi görüyorsunuz yani?

- Evet. Bakın geçenlerde, Nazilli’de yol kenarında durmuştuk, çilek alıyorduk. Yanımıza birçok kişi geldi. Kürt’ü de vardı, Türk’ü de. Sonra bir araba durdu. Bayraklı bir araba. Bizim arkadaşlar biraz tedirgin oldu ilk anda. Ama sonra gençler gelip sarıldılar bize. Öpüştük, fotoğraf çektirdik. “Bakın biz arabamıza bayrak asıyoruz ama biz çözüm istiyoruz, huzur istiyoruz” dediler. Hepimizin istediği aynı şey yani.

KEŞKE...

Sorunları önce yaratıp, sonra çözmek için didinmesek.

DİĞER YENİ YAZILAR