Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın temaslarını izlediğimiz Gabon, Nijer ve Senegal gezisinin hemen ardından, şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte Çin‘deyiz.
Öncelikle +30 derecelik Afrika sıcağının ardından sıfırın altındaki Asya soğuğuna ve meridyenlerin hediyesi olan toplamda 8 saatlik farka adapte olmaya çalışıyoruz.
Senegal’de Türkiye’den 2 saat gerideydik, Çin’de 6 saat ilerideyiz memleketten.
“İnsan, dünya üzerinde, koşullara en çabuk uyum sağlayan varlık” prensibini en başta kendimize kanıtlayarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘dış temas performansı’nı gözlemliyoruz.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın aksine Kılıçdaroğlu, çok sık yurt dışı geziye çıkan bir lider değil.
Bu anlamda 20’den fazla çift ‘gazeteci gözü’ sürekli üzerinde.
Pekin, Şangay ve Urumçi‘yi kapsayan bu gezi, Çin Komünist Partisi’nin resmi daveti üzerine gerçekleşiyor.
Program yoğun.
Gezinin organizasyonundan Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak sorumlu.
Toprak, resmi heyetin yanı sıra bu geziyi izlemeye gelen çok sayıda habercinin gereksinim ve önceliklerini de gözeten bir planlama yapmış.
Ankara’dan ayrılışımızdan itibaren gördüğümüz o ki, Ana Muhalefet Partisi; heyet üyelerini rahat ettirmek için titizce hazırlanmış seyahate. Tabii aynı zamanda, gezinin medyada geniş yer bulması ve Türkiye’de kamuoyuna sağlıklı yansıması için de.
Trafik ve hava kirliliği
Çin Halk Cumhuriyeti’nde 1 milyar 350 milyon dolayında insan yaşıyor.
Dünya nüfusunun neredeyse 6’da biri yani.
1989’da düzenlenen gösterilere yapılan müdahale sonucu 2 binden fazla öğrencinin öldürüldüğü meşhur Tianenmen Meydanı ve Yasak Şehir‘i bünyesinde barındıran Pekin’in nüfusu yaklaşık 20 milyon.
Çin yönetimi, başkent nüfusunun daha fazla artmaması için ‘Pekin’de yaşamayı zorlaştıran bir dizi önlem’ almış.
Bir Çinli, ülkenin başka bir kentinden gelip ‘Pekinli’ olamıyor. Fiili bir, ‘çalışma ve oturma izni mekanizması’ çıkıyor çünkü karşısına.
Kenti neredeyse bir baştan diğerine kat eden Tianenmen Caddesi’nin uzunluğu tam 56 kilometre.
Pekin’de sorunlar listesinin ilk sırasında ‘trafik’, ikinci sırasında ise ‘hava kirliliği’ var.
Olimpiyat Oyunları sırasında başlatılan ‘plakaya göre trafiğe çıkma yasağı’ hâlâ yürürlükte.
Pazartesileri plakası 1 ve 2, Salı 3 ve 4, Çarşamba 5 ve 6, Perşembe 7 ve 8, Cuma da 9 ve 0 ile biten motorlu taşıtların trafiğe çıkması yasak.
Bu uygulama hem trafiği bir nebze rahatlatıyor hem de ‘turuncu alarm’ seviyesindeki hava kirliliğinin ‘kırmızı’ya dönmesinin önüne geçiyor. En azından şimdilik.
Başarılı Büyükelçi Esenli
CHP Genel Başkanı’nı havalimanında, Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi Murat Esenli karşıladı.
Esenli, Pekin’deki ilk akşamında heyeti büyükelçilik konutunda verdiği akşam yemeğinde ağırladı.
90’lı yılların başında, dönemin Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’in Özel Kalem Müdür Yardımcısı olarak tanıdığım Murat Esenli, o günkü çalışkanlığını, bugün büyükelçi sıfatıyla sürdürüyor.
Türkiye - Çin ilişkilerinde son dört yılda kaydedilen mesafe; bir büyükelçinin görev yaptığı ülkede ne denli önemli bir işleve sahip olduğunun en somut kanıtı.
Çin ile ticari faaliyetteki Türk iş dünyası temsilcileriyle bizzat ilgilenen, Çin Dışişleri Bakanlığı’nın her seviyedeki yetkilisi ile yakın ilişki içinde bulunan, kendisine bağlı çalışan büyükelçilik personeliyle de adeta bir aile gibi yaşayan bir diplomat Murat Esenli.
Başka coğrafyalarda rastladığımız bazı örnekleri hatırlayınca, insan “Keşke Ankara’yı dış dünyada temsil eden her büyükelçi böyle olsa” demekten kendini alamıyor.
Yakıt ikmali skandalı
Kılıçdaroğlu ve beraberindeki 106 kişilik siyasetçi, iş adamı ve gazeteci heyetini Pekin’e, özel bir havayolu şirketinden kiralanan uçak taşıdı.
Uçak, Ankara’dan havalandıktan yaklaşık üç buçuk saat sonra ‘yakıt ikmali’ için, Kazakistan’ın başkenti Astana‘ya indi.
Yolcuların yarısı uykudaydı. Uyumayanlar, uçaktan inmek için hareketlendi.
Kapıya yöneldiğimizde uçaktan inilmeyeceği bilgisi ile karşılaştık.
Bir süre sonra, Türkiye’nin Astana Büyükelçisi Ömer Burhan Tüzel göründü kapıda. Kılıçdaroğlu ve beraberindeki CHP yönetici ve milletvekillerine bilgi verdi.
Büyükelçi, Kazak makamlarına, “Yakıt ikmali sırasında uçağın boşaltılması ve yolcuların terminalde uygun bir salonda bekletilmesi” için başvurduklarını, gereken izni de aldıklarını söyledi önce.
Ama sonra...
Alandaki görevlilerin vardiya değiştirdiğini, o anki yetkililerin bahsettiği yazışma ve izinden haberi olmadığını, bu yüzden yolcuları yakıt ikmali sırasında terminalde misafir edemeyeceklerini, Kazak yetkililer uçaktan çıkmamıza izin vermediğini anlattı.
Heyetten de herhangi bir itiraz gelmedi bu izahata karşı.
“Yapılabilecek bir şey yok” mesajı kabullenildi yani. Böylece, yaklaşık bir saati uçağın içinde geçirdik hep birlikte.
Yakıt ikmali, Kılıçdaroğlu’nun da aralarında bulunduğu 106 kişi uçağın içinde olduğu halde yapıldı.
Sonuç olarak da, yakıt alımı sorunsuz yapıldı ve Astana’dan havalanıp Pekin’e geldik.
Evet, yakıt ikmali sırasında hiçbir sorun yaşanmadı.
Ama yaşanabilirdi de...
Ya yaşansaydı?..