Haberin Devamı
Genelkurmay Karargahı; Başbakan, Meclis Başkanı ya da Cumhurbaşkanı ağırladığında, protokol gereği, karşılamayı Genelkurmay Başkanı yapar.
Arslanlı Kapı’ya uzanan merdivenlerin önünde, gelen yetkilinin makam aracının kapısı açıldığında, Genelkurmay Başkanı tam oradadır.
Uygulama böyledir.
Karşılama rutinini yazmamın sebebi şu...
Geçen Cuma günü, Yüksek Askeri Şura toplantısından önce Şura üyelerinin Anıtkabir ziyaretinin sonunda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ’i makam aracına davet etti ve ikili Karargah’a birlikte gitti ya...
O görüntüyü izleyince, “Erdoğan’ı Genelkurmay Karargahı’nda kim karşıladı?” diye merak ettim.
Ve öğrendim ki; Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nı taşıyan 0002 nolu makam otomobilini, Genelkurmay Karargahı’nda, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz karşılamış.
Bu detay neden önemli biliyor musunuz?
Belki henüz kağıda dökülme aşamasına gelmedi... Daha ‘tasarı’laşma evresine ulaşmadı ama...
Biliyorsunuz, Ankara’da uzunca bir süredir “Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması” formülü üzerinde ‘fikri’ bir hazırlık var.
İktidar partisinin yöneticileri ve bazı bakanların da aralarında bulunduğu kimi yetkililer - dünyanın birçok ülkesinde uygulandığı gibi “Genelkurmay’ın bakanlığa bağlı olması gerektiği” görüşünü seslendiriyor.
Sivillerin, ‘normalleşmenin devamı niteliğindeki bir adım’ olarak gördüğü bu adıma, askerlerin de karşı olmadığı yönünde hakim bir izlenim var. En azından şu anki komuta kademesinin...
(“En azından şu anki komuta kademesinin” diyorum zira emekli komutanların çoğu, Genelkurmay’ın Savunma Bakanlığı’na bağlanması formülüne, “Bu, siyasetin kışlaya girmesi anlamına gelir” savıyla karşı çıkıyor.)
Geçen Cuma sabahı, Başbakan’ın, Genelkurmay Karargahı’nın kapısında, Savunma Bakanı tarafından karşılanması , gelecek için düşünülen - yukarıda bahsettiğim - formülün ilk kez görüntüye dönüşmüş hali olması itibariyle dikkat çekiciydi.
Bu arada...
Bir adım daha ileri gidip, daha uzak geleceğe bir projeksiyon yapalım...
Daha doğrusu, bir fikir jimnastiği...
Sesli (yazılı) düşünüyorum ve zihnimdeki soruyu kayda geçiriyorum.
O soru şu:
“Orgeneral Necdet Özel, Türkiye’nin ilk, Genelkurmay Başkanlığı da yapmış Savunma Bakanı olur mu?”
Türkiye’de de bir, ‘ABD ve Colin Powell örneği’ (gerçi Powell, Genelkurmay Başkanlığı’ndan sonra Savunma değil, Dışişleri Bakanlığı yapmıştı ama) ortaya çıkabilir mi?
Şöyle ki...
Türkiye başkanlık sistemine geçerse...
İktidar Partisi’nin tasarısındaki şekilde; Başkan, kabineyi parlamento dışındaki isimlerden oluşturursa...
Tabii, o Başkan; Tayyip Erdoğan olursa...
Erdoğan’ın, Başbakanlığı döneminde en uyumlu, en verimli çalıştığı; ayrıca ailecek görüşecek kadar yakın gördüğü Necdet Özel’i - emekliliği sonrası - Savunma Bakanlığı için düşünmesi şaşırtıcı mı olur sizce?..
Dedim ya, geleceğe dair bir varsayım, hâtta bir beyin jimnastiği benimki.
KEŞKE
Yorulmadan, emek vermeden, terlemeden, hasılı, hak etmeden kazanmanın manen bir kıymeti olmadığını yeni nesile de öğretebilsek.