Onlar büyüdü ve kirlendi dünya

Haberin Devamı

Sarışınsa “sarı pipi”...

Esmerse “arap”...

Kızılsa “salça”...

***


Kısa boylu ise “ufaklık” ya da “bacaksız” veya “yerden bitme” hatta “cüce”...

Uzun boylu ise “sırık”, hatta “deve”...

Kilolu ise “şişko” veya “tombalak” ya da “dobiş”, hatta “fıçı”...

Zayıf ise “sıska”, “çırpı”...

***


İlkokul günlerinizden hatırlarsınız. Ya da o çağda çocuğunuz varsa ondan bilirsiniz.

Çocuklar acımasızdır.

Karşısındakinin canını acıtır mı kullandığı sözcük, düşünmezler.

Birbirlerine sürekli lakap takarlar. Ve ‘lakap’ adı altında kullandıkları her hitap sözü, ‘aşağılama’, ‘küçümseme’ mesajı içerir özünde.

Çocuk bunları bilmeden kullanmaya başlasa da, zaman içinde farkına varır ve bir anlamda sadistçe devam eder çevresindekilere bu tür sıfatlarla hitap etmeye.

Yaşı büyüdükçe, kullandığı sözcükler de değişir, çeşitlenir, gelişir.

Yetişkinliğinde diline pelesenk olacak hakaret ve küfür dağarcığının altyapısıdır aslında çocukluk günlerinde oluşan.

Ve tabii ‘yaftalama’, ‘karalama’ geleneğinin...

***


Bugün içinde bulunduğumuz ortam ‘sonuç’tur yani. O çocukların yetiştiği ortamı yaratan ve yaşatanların ürettiği bir sonuç.

***


Çocukluktan itibaren böyle yetişen ‘büyükler’in ülkesinde yaşıyoruz.

Hiç tanımadığı, sadece ekranlarda, gazete sayfalarında gördüğü kişileri peşin hükümlerle yaftalayan, o çocukların büyümüş hâli işte.

En yakınındakilere bile pervasızca, yargısız infazları reva görenler de aynı ‘büyükler’.

Kendisi gibi düşünmeyen herkese hiç çekinmeden hakaret eden, küfür eden, çamur atanlar da yine onlar.

Ve öyle çoklar ki!

Etrafınıza şöyle bir bakın, hemen göreceksiniz onları.

Her alanda, her sektörde, her seviyede varlar ve çoklar.

***


Bu türün en belirgin ve ortak özelliklerinden ilki, ezberler ile yaşamaları.

İkincisi, hayatları boyunca hiç bakmadıkları için, ‘ayna’ya hiç ihtiyaç duymamaları. Ve üçüncüsü, karşısındakileri de kendileri gibi bilmeleri. Asgari insani kaygılara sahip olanların hassasiyetlerini algılayamamaları da bu yüzden zaten.

*****


KEŞKE...

TBMM Genel Kurul salonunda ortaya çıkan görüntüler, sokaklarda yaşananlardan farklı olsa.

*****


CHP’de Ankara kulisleri

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yıllardır yerel bazda iktidarda olduğu Ankara’nın Çankaya ve Yenimahalle, İstanbul’un da Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy gibi önemli ilçelerindeki adaylarını hâlâ açıklamış değil.

İstanbul kulislerini bir başka yazıya bırakıp, yaşadığımız Ankara hakkında konuşulanları aktarayım.

***


Ana muhalefet partisinin kulislerinde, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve 30 Mart’ta yine Ak Parti’nin adayı olan Melih Gökçek’in, yakında ‘sağlık gerekçesi ile’ adaylıktan çekileceği yönünde ciddi bir beklenti var. CHP’liler, böyle bir durumda kendi büyükşehir adayları, MHP kökenli Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş’ın seçimi çok daha rahat şekilde kazanacağı görüşündeler.

***


Ancak yine aynı CHP’nin kulislerinde bazı partililerin dikkat çektiği bir başka nokta var. O da; CHP’nin geleneksel solcu ve Alevi seçmenlerinin Mansur Yavaş ismine mesafeli bir duruş sergileyebileceği yönündeki söylentiler.

Bu ihtimali göz ardı etmeyen CHP’liler, Yavaş’ın yanında meydanlara çıkacak olan ilçe adaylarının her zamankinden daha fazla önem kazandığını vurguluyorlar.

Partide ağırlık kazanan görüş, bir nevi denge unsuru olarak; Yenimahalle’de mevcut başkan Fethi Yaşar, Çankaya’da ise ‘sosyalist sol’ gelenekten gelen ve Alevi bir siyasetçi olan Durdu Özbolat’ın aday olmalarının, büyükşehir sandığını da CHP açısından olumlu etkileyeceği yönünde.

Hatta bazı CHP’liler, bizzat Büyükşehir Adayı Mansur Yavaş’ın da bu düşünceyi paylaştığını söylüyorlar.

Kulislerde konuşulanlar böyle ama herkes biliyor ki, sonuçta, kulislerde konuşanların değil, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği olacak.

DİĞER YENİ YAZILAR