En başta söyleyeyim; bu yazıyı bir Beşiktaşlı olarak yazmıyorum.
Sadece bir sporsever, daha önemlisi, sadece bir insan olarak kaleme alıyorum aşağıdaki satırları.
**
Sıcağı sıcağına yazmayayım dedim.
Peşin hükümlü davranmayayım, taraflardan gelecek açıklamaları göreyim, kim ne diyor bir dinleyeyim, meseleye soğuk kanlı yaklaşayım dedim.
**
Mevzu, Pazartesi akşamki Fenerbahçe - Beşiktaş maçında, Kadıköy Ülker Stadı’nın tribünlerinden yükselen küfürlü tezahürat.
Beşiktaş’ın Onursal Başkanı, merhum Süleyman Seba’ya yönelik küfürlü tezahürat...
Aynı statta, iki hafta önce, Lokomotif Moskova ile oynanan maçta da yaşanmıştı aynı ayıplı durum.
**
Dedim ya, bekledim...
Bekledim ki, bu ülkenin sadece futbol alanında değil, sivil toplumdaki yeri itibariyle de en önemli değerlerinden olan Fenerbahçe Spor Kulübü’nden bir açıklama gelsin.
Geldi o açıklama...
Geldi ama kendiliğinden değil.
Beşiktaş Kulübünden konuyla ilgili yapılan açıklamaya cevaben...
Ve bakın nasıl bir açıklamaydı Fenerbahçe Resmi İnternet Sitesi’nden yapılan:
“Beşiktaş Kulübü’nün yaptığı açıklamayı, dün sahamızda aldıkları mağlubiyeti kendi camialarına unutturma yönünde beyhude bir çaba olarak değerlendirmekteyiz.
Rahmetli Süleyman Seba, hem camiamız, hem de Türk Futbolu için hiçbir zaman unutulmayacak bir değerdir ve bu değer hiçbir tezahürat ya da söylemle zarar görmeyecek önemdedir.”
**
Böyle başlayan ve rakibe yöneltilen karşı suçlamalarla devam edip biten bir açıklama...
“Bahsedilen küfürlü tezahürat hiçbir şekilde kabul edilemez” ya da “50 bin kişilik statta az sayıda kendini bilmezin yaptığı münferit bir hadisedir” vb türünden tek bir satır yok.
Olay doğrulanıyor.
‘Özür’den geçtim, bir üzüntü beyanı yok. “Yapılan yanlıştır” bile denmiyor.
“Rahmetli Süleyman Seba, hiçbir tezahürat ya da söylemle zarar göremeyecek önemdedir.”
Cümle bu.
(Küfrün adı da ‘söylem’ olmuş bu arada.)
Seba’nın zarar görmeyeceği doğru da, bu olaya imza atanlar ve yapılanı bu sözlerle sahiplenenlerin düştüğü durum ne olacak?
**
“Rahmetli Süleyman Seba, hem camimız hem de Türk Futbolu için hiçir zaman unutulmayacak bir değerdir.”
Yine o açıklamadan...
Hiçbir zaman unutmayacağınız Efsane Başkan’ı hatırlama yönteminiz bu mudur?
Madem ‘unutmamak’tan açıldı, şunu da unutmayın...
O ‘değer’e sarılmış fotoğrafınızı siteye koyarak değil, böyle bir açıklamanın altına imzanızı koymayarak ‘efsane’ olunuyor.
**
Konu Fenerbahçe - Beşiktaş konusu değil.
Futbolla, rekabetle, sporla bir ilgisi yok mevzunun.
Mesele, ‘insanlık’ meselesi.
İşte bu yüzden, kızmıyorum, öfkelenmiyorum...
Ayıplıyorum.
Yapanlar ve sahiplenenler adına hicap duyuyorum.
Ve üzülüyorum... Ülkem adına, spor adına, insanlık adına üzülüyorum.
Benim gibi düşünen, aynı üzüntüyü paylaşan Fenerbahçelilerin çoğunlukta olduğunu da biliyorum bu arada.
**
Ve son söz...
Bu olay 180 derece tersine yaşanmış olsaydı...
Yani bu ayıpla yaşamaya kendini mahkum eden taraf Beşiktaş olsaydı, bu yazı yine aynen böyle yazılacaktı.
Çünkü biz dedelerimizden, babalarımızdan böyle gördük, böyle öğrendik.
Çünkü biz; Süleyman Seba’nın olduğu kadar Lefter Küçükandonyadis’in de çocuklarıyız...