Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, akademisyenlerin bildirisini eleştirdi ancak saldırı ve tehditlerle ilgili, “Hiç kimsenin kendini kanun yerine koyma hakkı yoktur” dedi
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından Kızılcahamam’da düzenlenen medya çalıştayında gazetelerin Ankara temsilcilerinin sorularını yanıtladı. Kurtulmuş, akademisyenlerin yayınladığı bildiri ile ilgili şunları söyledi:
‘Yanıltıcı metin’
“Herkes istediği görüşü açıklayabilir. Buradaki problem görüşlerin açıklanmış olması değildir. Bu görüşler açıklanırken, Türkiye’deki realitenin dışında, sadece yanlı değil, yanıltıcı metnin tahmin ediyorum ki bir kısım akademisyen okumadan imzaladı. Mahşeri vicdani yaralayan bir metindir. Sanki güvenlik kuvvetleri kalktılar, Silopi ve Cizre’de operasyon yapalım dediler, böyle başladı. Bu değil, Hendek kazıldı, bombalar patlatıldı, uzaktan hedef alındı. Tabiri caizse güvenlik kuvvetleri can havliyle bölgedeki vatandaşın canını ve malını korumak için harekete geçti.”
Sedat Peker’e tepki
Kurtulmuş, akademisyenlere dönük soruşturma ve uygulamalarda çok nahoş olaylara da tanık olunduğunun belirtilmesi üzerine ise şöyle konuştu: “Asla bu görüntüleri tasvip etmek mümkün değil. İnsanlar fakirlerini açıklar, bunda eğer hukuk dışı bir takım uygulamalar varsa gerekli düzenlemeleri bu işten sorumlu olan vatandaşlar yapar. Hiç kimsenin kendini kanun yerine koyma hakkı yoktur. Hiç kimse karşı tarafı ötekileştirmek, düşmanlaştırmak hakkına sahip değildir. Bu da terörün amaçlarına hizmet eden bir tavır olur. Kimse nasıl mahşeri vicdani yaralamış hukuk dışı bir iş varsa buna karşı çıkıyorsa, hiç kimsenin tehditler, hakaretler karşı tarafı ötekileştirmek şeytanlaştırmak gibi hakkı yoktur. Mafya babası ile ilgili yazılan tweetleri, bunları da kast ediyorum, bunların hiçbir şekilde demokratik standartlarla bir ilgisi yoktur. Bununla ilgili de soruşturma başlatılmıştır, aynen bu bildiriyi yayınlayanla ilgili soruşturma başlatıldığı gibi.”
‘Ufacık çocuklar ölüyor’
“Terörle mücadele konusunda oluşmuş bir ulusal milli ittifakın olduğundan bahsedebiliriz. Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan vatandaşlarımız da dolmak üzere, halkımızın büyük bir kısmı operasyonlara destek veriyor ama bunun bir an önce sonuçlandırılmasını istiyor. Sivil ölümler de oluyor, ufacık çocuklar da hayatını kaybediyor. Bitirilmesinden kasıt da terör örgütünün bu faaliyetleri sürdürülemez noktaya getirilmesidir. Bir an önce bitmesini isteriz. İsteriz ki yarın sabah bitsin. Türkiye’nin esas meselesinde terör örgütünü tamamen bertaraf ettikten sonra barışın, hukukun diliyle konuşacak bir süreç muhakkak başlayacaktır. Reform dediğimiz adımlar atılacaktır. Bu işin hem kendisi hem de sahibi millettir.”
‘Hükümete karşı olanlar bile...’
Türkiye’nin terörün ağır saldırısı altında olduğuna ve terörün sadece AK Parti’nin değil tüm Türkiye’nin sorunu olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, şunları söyledi: “Hükümete karşı olanların bile teröre karşı tavır geliştirmek mecburiyeti var. Bu parantezi kapatalım ki Türkiye yoluna devam edebilsin. 35 senedir Türkiye bu terörle mücadele ediyor. Bu parantezi kapatmamız, bölge halkının refaha ermesi, parantezi kapattıktan sonra demokratikleşme adımları, reform adımlarını cesurca atmamız gerekir. Sonuç alınana kadar devam edecektir, buradan geri dönüş olmaz. Sonuç almaktan kasıt nedir, şehirlerin güvenli hale gelmesi, vatandaşlarımızın güvenlik içinde rahat ortamı sağlaması.”
‘Bazı güçler işin içinde’
“Sultanahmet saldırısı Suriye’de devam eden vekalet savaşlarının Türkiye’ye yansıması olarak değerlendiriliyor. Bu Ortadoğu’nun yeniden dizaynında Türkiye’nin etkin olmasını istemeyen terör örgütlerinin bunları kullandığı aşikar. Örgütlerin arkasındaki bir takım güçlerin de işin içinde olduğu bir süreçle karşı karşıyayız. Hangi örgüt kullanılırsa kullanılsın, bölgenin biraz daha istikrarsızlaştırılması, yapılabilirse Türkiye’nin kendi içine dönerek Türkiye’nin siyasi ve iktisadi istikrarsızlığa sokulması gibi bir amaç olduğu görülüyor. Büyük resmi görüyorsak biz de bu terör çevrelerine inat, ekonomik ve istikrarı korumak, iç bütünlüğümüzü sağlamak üzere üzerimize düşeni yapacağız.”