“İstanbul; arzuların, gizemlerin, gizlerin şehri.”
Tanımlama yabancı bir gözden...
İtalyan La Repubblica Gazetesi İstanbul’u taşıdı sayfalarına.
Yazının başlığı, “İstanbul mükemmel bir set”.
“Batı ile doğuyu birleştiren köprü” ya da “Konumunun, stratejik ve jeopolitik önemi” gibi klasik cümlelerin yanı sıra İtalyan gazetesi İstanbul’un sinema ve televizyon izleyicileri açısından da cazip bir kent olduğunun altını çiziyor.
La Repubblica, ‘Skyfall’ ve ‘Taken’ filmlerini örnek verip, ‘Muhteşem Yüzyıl’ gibi Türk dizilerinin Arap Yarımadası ve Balkanlar’da izlenme rekorları kırdığı belirtiyor.
Yabancı medyaya göz atarken dikkatimi çeken ‘İstanbul dosyası’nın asıl önemli bölümü ise az sonra okuyacağınız cümleler.
Yani şu bölüm:
“Çok sayıda gözlemcinin İstanbul’un gelecek belediye başkanlığına somut ve güvenilir bir aday olarak gördüğü, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, İstanbul için, ‘Türkiye, batının en doğusu, doğunun da en batısı, İstanbul ise Asya’nın en Avrupalı, Avrupa’nın da en Asyalı şehri’ diyor.
Başbakan Erdoğan’ın yakın danışmanlığını da yapmış olan Bağış, Avrasya’daki biricik pozisyonu ile Türkiye’nin global bir aktör haline geldiğini, bu kombinasyonun Türkiye’yi Avrupa için stratejik bir değere dönüştürdüğünü de vurguluyor.”
La Repubblica’dan yaptığım bu iki paragraflık alıntının içinde bir haber var aslında.
İtalyan gazetesi, “Çok sayıda gözlemcinin İstanbul’un gelecek belediye başkanlığına, somut ve güvenilir bir aday olarak gördüğü, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış...” diyor.
Yerel seçimlere daha zaman var.
Türkiye’nin sıcak ve yoğun gündeminde sıra, başta İstanbul olmak üzere önemli kentlerin belediye başkan adaylarını isimlendirilmesine henüz gelebilmiş değil.
Belli ki Avrupalılar bu konuda bizden hızlı gidiyorlar.
Arınç’ın ‘ince’ önerisi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce arasında yaşanan polemiği biliyorsunuz.
İnce hakkında ‘cinsel tacizde bulunduğu’ yönünde bir iddia var.
Muharrem İnce “Komplo” diyor, karşı dava açtığını söylüyor ve dokunulmazlığının kaldırılmasını talep ediyor.
Bülent Arınç ise İnce’nin “aklanıncaya kadar” istifa etmesi gerektiği görüşünde:
“En azından bu cinsel taciz iddiasından kurtulana kadar bulunduğu görevden istifa etmesi gerekir” diyor.
İlk anda ‘makul’ gelebilir bu bakış açısı.
Ancak küçük bir sorun var.
Eğer bu prensip, hakkında suçlama ve fezleke bulunan her milletvekili için geçerli olacaksa, partilerin genel merkez ya da Meclis grup yönetimlerinde zafiyet doğması gibi bir risk var.
Çünkü, halen 549 milletvekilinin bulunduğu TBMM’de, hakkında fezleke düzenlenmiş olan parlamenter sayısı tam 114.
Bekleyen fezlekelerin partilere göre dağılımı da şöyle:
AK Parti: 42
CHP: 30
BDP: 25
MHP: 13
Bağımsız: 4
Toplam 114.
549’da 114.
Yani % 20.
Yani her 5 vekilden biri.
“Ama Muharrem İnce ‘cinsel taciz’ ile suçlanıyor” görüşünün karşısında duran soru da şu:
“Diğer yüz kızartıcı suçlar ya da terör suçları, daha mı hafif, daha mı az önemli?”
KEŞKE...
Hayatın her alanında özenli olmak konusuna daha fazla özen göstersek.