“Olmaması hâlinde negatif faktörlerden biri olarak Gezi Parkı olayları değerlendirilebilir. Ama ‘Olimpiyatı alamadık, nedeni Gezi Parkı olaylarıdır’ demem.”
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, “İstanbul, 2020 Olimpiyatlarını alamazsa, bu, Gezi gündemi yüzünden mi olacak?” şeklindeki soruma işte bu yanıtı verdi.
Bakan Kılıç ile Buenos Aires’te, dün (Türkiye saati ile) sabaha karşı, Sheraton Oteli’nin lobisinde sohbet ettik.
Kılıç -diplomasideki tabir ile- ihtiyatlı bir iyimserlik içinde. Yani umutlu ama aynı zamanda bir o kadar gerçekçi.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC) 100’e yakın üyesi, 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları ve Paralimpik Oyunları’nın ev sahibi kentini, yarın (7 Eylül 2013) burada, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te yapılacak oylama ile belirleyecek.
Madrid, Tokyo ve İstanbul ipi göğüslemek için yarışıyor.
Ve tam bir ‘lobi mücadelesi’ olan bu süreç, Bakan Suat Kılıç’ın da vurgu yaptığı gibi tek bir sebeple ne kazanılabilir ne de kaybedilebilir. Sonucu belirleyecek çok farklı kriterler ve değişik faktörler var.
Gereken her şey yapıldı
Bakan, karar arifesinde şunları anlattı:
- Oynanması gereken bütün kartlar oynandı. Böyle bir adaylık sürecinde ne yapılması gerekiyorsa yaptık. Rakiplerimizden eksik kalmadık. IOC’nin kuralları var. Hediye yasakları, aday kentlere ziyaret yasakları gibi etik kurallar var mesela. Türk heyeti bu süreçte çok ‘fair’ davrandı. Kural ihlallerine yüz vermedi. 2 yıllık dolu dolu, heyecanlı bir süreç yaşadık.
- Süreçteki en büyük avantajımız bu 2 yıl içinde farklı spor dallarında ev sahipliği yaptığımız büyük uluslararası organizasyonlar. Biz Türkiye olarak neler yapabileceğimizi gösterdik. Tesisleşme vaatlerimizi zamanında yerine getirebildiğimizi gösterdik. Müteahhitlik, mühendislik, finansman, güvenlik, ulaşım, konaklama, sağlık, insan kaynakları ve organizasyon gibi başlıklarda rüştümüzü ispat ettik.
Ballı, avanta gezi değil
Suat Kılıç, Türkiye’de küçük de olsa bir ‘anti-olimpiyat lobisi’nin faaliyet gösterdiği görüşünde:
- Türkiye’den ayrılmadan önceki son gün... Artık kafile yola çıkıyor ve Türk medyasında bazı olimpiyat muhalifi ya da iktidar muhalifi yazarlar, 3 özel uçak dolusu, 600 kişinin Buenos Aires’e götürüldüğünü ve bunun ‘ballı gezi’, ‘avanta gezi’ olduğunu yazdılar.
- Biz buraya 600 değil 200 kişi ve özel değil tarifeli uçaklarla geldik.
- Bu 200 kişi buraya avanta geziye gelmedi. Bunların 60’ı sporcular. İçlerinde 17-18 yaşında, 2016 Rio Olimpiyatları’nda Türkiye’yi temsil edecek çocuklar var ve onların önemli bölümü 2020 olimpiyatlarında da ülkemizi temsil edecek.
- 50 civarında iş adamı var. Bunlar tamamen kendi paralarını kendileri ödeyerek ve Türkiye’nin olimpiyat adaylığına destek vermek üzere geldiler. Geri kalanların bir kısmı gazeteciler, bir kısmı da Bakanlığın teknik ekibi. Buraya iddia edildiği gibi avantadan ‘ballı gezi’ye getirilen bir Allah’ın kulu yok.
Paramız var ama şatafat yok
- Biz bu adaylık sürecinin tümünde, yeterli ama aynı zamanda sınırlı bir bütçe ile hareket ediyoruz. Şatafata girmedik, gösterişten sakındık, fuzuli harcama yapmadık. “Olimpiyatı alalım da neye mal olursa olsun” demedik. Adaylık sürecinde takındığımız tavırla aslında, olimpiyatı alırsak takınacağımız tavrın da işaretlerini verdik. Gereken her şeyi yapmak ama bir tek kuruşu çöpe atmamak...
Olimpiyat olmasa da bu tesisler yapılacak
- Olimpiyatın ekonomisini sarsmayacağı tek ülke Türkiye aslında çünkü bu yatırımları biz zaten, olimpiyat olmasa da yapıyoruz. Türkiye’nin önümüzdeki 5 yıllık dönem için spor yatırımları bütçesi 2 buçuk milyar dolar. IOC’ye verdiğimiz dosyadaki olimpiyat yatırımları 2.9 milyar dolar. Bu yönüyle bakıldığında vaatlerimizin gerçekçiliği çok açık ortada.
Suriye ve Mısır İstanbul’u etkilemez
- Bölgesel gelişmeler, ‘güvenlik’ başlığı altında elbette değerlendiriliyor ama Türkiye bugün sınırlarının güvenliğini de, sınır hattına 1000 km uzaktaki İstanbul’un güvenliğini de en üst düzeyde sağlayan bir ülke. Dolayısı ile Suriye ve Mısır’da yaşananların İstanbul ile ilgili bir güvenlik kaygısı yaratması söz konusu bile değil.
- Bölgedeki siyasi hareketliliğin, Türkiye’ye, İstanbul’a olimpiyat verilmesini olumlu etkilemesi gerektiğine inanıyoruz biz çünkü olimpiyatın dönüştürücü bir etkisi var. İstanbul’a verilen bir olimpiyat, aynı zamanda bölge ülkelerine de verilmiş olacaktır ve İstanbul’da ortaya çıkacak pozitif etki bölge ülkelerine de olumlu yansıyacaktır.
İlk kez bu kadar yakınız
- İlk defa halkının çoğunluğu Müslüman bir ülkeye olimpiyat verilmiş olacak ve bu ülke aynı zamanda yönetim biçimi laik demokrasi olan bir ülke. Halkının çoğunluğu Müslüman bir ülkeye olimpiyat verilmiş olmakla birlikte aslında İslam dünyası ilk kez olimpik harekete ev sahipliği yapacak. Bugüne kadar hep misafirdik.
- İlk kez bu kadar yaklaştık. Son 24 senede beşinci adaylığımız bu. İlk defa olarak bu kadar ciddi bir hazırlık ve hükümet desteği oluştu. Hükümet’in ve Başbakan’ın desteği bir gün bile eksilmedi. Buradaki sunumda da, oylama öncesi son konuşmayı yine Başbakanımız yapacak.
‘Yancı’ takımı yerine ‘ulusal’ takım
Buenos Aires Sheraton Oteli’nin lobisinde onlarca genç...
Bazen “İstanbul 2020” logolu eşofman ya da tişörtlerle görüyorum onları, bazen ise tek tip takım elbise veya döpiyesleri ile.
1997, 98 doğumlu olanlar var içlerinde. Tenisçisi, voleybolcusu, basketbolcusu...
Hepsi gencecik, hepsi pırıl pırıl... Hepsinin sahip olduğu özgüveni duruşlarında, tavırlarında kolayca görebiliyorsunuz.
Onlar, 2020 Olimpiyat Oyunları’na aday olan Türkiye’nin Buenos Aires’teki yüzleri.
Türkiye’de ya da bu tür yurt dışı organizasyonlarda çoğunlukla şahit olduğumuz; siyasetçi, bürokrat ya da ne iş yaptığı belli olmayan ‘yancı takımı’ yerine bu defa gelecek vaat eden sporculardan oluşan gerçek bir ‘milli takım’ ile burada olmak güzel.
KEŞKE...
2020 Yaz Olimpiyat Oyunları ve Paralimpik Oyunlar Türkiye’de, İstanbul’un ev sahipliğinde düzenlense.