“Aziz Atatürk,
Türkiye Cumhuriyeti’nin 12’nci Cumhurbaşkanı, halkın doğrudan oylarıyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak bugün vazifemizi devralıyoruz.
Halk oylarıyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı’nın göreve başladığı bugün, Türkiye’nin küllerinden doğduğu, yeni Türkiye’nin inşa ve imar sürecinin güç kazandığı bir gündür. Hiç kuşkunuz olmasın ki bugün, 23 Nisan 1920’de ilk adımlarını attığınız ‘Büyük Türkiye’ ruhunun, özünün ve ideallerinin dirildiği gündür.
Türkiye bugün, kadim medeniyet kaynaklarıyla tekrar kucaklaşmış, özüyle ve ruhuyla tekrar buluşmuş, hakimiyet-i milliyeye her zamankinden çok daha fazla güç kazandırmıştır. Vazifeye başlayışımın bu ilk gününde, ülkemiz, vatanımız, devletimiz ve bayrağımız için, en önemlisi de aziz milletimiz için her zamankinden daha çok çalışacağıma dair milletimize söz veriyorum. Bu vesileyle, tüm şehitlerimizi şahsınızda tüm gazilerimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum. Ruhun şad olsun.
Recep Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı.”
Recep Tayyip Erdoğan ‘Cumhurbaşkanı’ sıfatıyla ilk imzasını işte bu metnin altına attı.
Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdığı bu cümleler, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk mesajı.
Ve özel vurgu noktaları itibariyle çok önemli.
***
Çankaya Köşkü’ndeki devir - teslim töreninin şüphesiz en önemli kısmı, halef - selef Cumhurbaşkanlarının yaptıkları konuşmalardı.
Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan’ın niteliklerini övgüyle sıralayarak ve ‘40 yılı aşan dava arkadaşlığı’na yaptığı ‘özel kardeşlik’ vurgusuyla verdi mesajını. Hem kamuoyuna hem de Ankara siyasetinin bütününeydi. Tabii en başta, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin içine...
Tayyip Erdoğan da ‘beraber yürüdük biz bu yollarda’ ile yetinmeyip, ‘beraber yürümeye devam edeceğiz’ mesajıyla aynı tonda yanıt verdi selefine. Bu mesajın adresi de hem kamuoyu hem de siyaset kurumunun bütün aktörleriydi.
***
Erdoğan, dün başlayan yeni dönemde, Gül’ün tecrübe ve birikiminden yararlanmaya devam edeceklerini de söyledi konuşmasında.
Bu nokta kritik.
Kritik çünkü bu anlayışın fiiliyata yansıma boyutunun, yakın geleceğin siyasi dengeleri üzerinde belirleyici olacağına şüphe yok. Tabii iktidar partisinin iç dengeleri üzerinde de...