İçişleri Bakanı’nın çözüm reçetesi

Haberin Devamı

“Burası Türkiye. Kriz her zaman olur. Ayrıca biz alışığız krizlere. Önemli olan karşımıza çıkan krizler değil, o krizleri iyi yönetmek. Bizim de bunu başaracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.”

Bu cümleler İçişleri Bakanı Muammer Güler’e ait.

***


Krizlerle yaşamaya İstanbul Valiliği döneminden fazlasıyla alışık olduğunu söyleyen yeni İçişleri Bakanı Güler ile dün telefonda sohbet ettik.

O bildik dinamizmi yine sesine yansıyordu Güler’in.

‘İmralı’ ya da ‘Çözüm’ adıyla anılan süreç ve son birkaç günde Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan gelişmeler öncelikli gündem maddesiydi İçişleri Bakanı’nın.

***


İşte Muammer Güler’in ülke gündeminin bir numaralı maddesi olan o sürece ilişkin açıklamalarının satır başları:

- Önemli olan krizleri iyi yönetmek, sonuçlarını olabildiğince tolere etmektir.

- Bu ülkede herkes istediği her şeyi söyleyebilecek. Absürt (saçma) şeyler de söyleyebilecek insanlar. Hepimiz de dinlemeyi, anlamayı, beğenmesek de saygı göstermeyi öğreneceğiz.

- Kimse kimsenin çok affedersiniz kafasını gözünü kırmayacak. Herkes birbirini anlayışla karşılayacak, herkes birbirine tahammül edecek.

- Biz de görevimizi hukuk çerçevesi içinde yerine getireceğiz.

- Bu toplum, kendi sorununu kendisi çözecek. Başkası değil, biz çözeceğiz. Hep beraber çözeceğiz. El ele verip çözeceğiz.

- En alttaki vatandaşından en üst kademelerde yer alanlara kadar bütün vatandaşlar, hep birlikte hareket edecek, herkes üzerine düşeni yapacak.

- Çözüme birlikte ulaşabilmek için de herkes sorumlu davranacak. Herkes söylemleriyle de, eylemleriyle de sorumlu davranacak.

***


Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, İçişleri Bakanı Muammer Güler’in yukarıdaki reçetesi ‘olması gerekenler’den oluşuyor. ‘İdeal’den yani.

Pekiyi, ‘olması gerekenler’in ne kadarı oluyor ya da olacak?

‘İdeal’in bütünüyle hayata geçmesi mümkün değil ama o ‘ideal’e ne kadar yaklaşılabilecek?

Mesele de bu zaten.

Aslında iş dönüp dolaşıp yine o bildik soruda düğümleniyor:

Üzüm mü yiyeceğiz yoksa yine -bugüne kadar hep olduğu gibi elimizde sopalar, bağcıların peşinde mi koşacağız?..

KEŞKE...

Türkiye; Paris’e giden insanlarının PËre Lachaise Mezarlığı’nı ziyaret etmek zorunda kaldığı bir ülke olduğu gerçeğinden ders alsa.

DİĞER YENİ YAZILAR