‘Her şeyi yaptım gönlüm müsterih’

Başbakan Davutoğlu, koalisyon görüşmelerinde üzerine düşen her şeyi yaptığını belirterek “Müsterihim. Arkada bütün ihtimalleri tüketmeden görevi iade etmezdim” dedi

Başbakan Ahmet Davutoğlu gazetelerin Ankara temsilcileriyle dün bir araya geldi. Davutoğlu hükümet kurma çalışmalarından çözüm sürecine kadar birçok konuda önemli açıklamalar yaptı:
‘Her şeyi yaptım gönlüm müsterih’
DAHA 5 GÜN VAR: 24’ten Ağustos’tan itibaren erken seçim kararı alınıp, Cumhurbaşkanımız tarafından gerekli görevlendirmelerle bu sürece girmemiz halinde... Tabii YSK karar verecek ama 25 Ekim, 1 Kasım, 8 Kasım, 15 Kasım yani bunlar olabilecek tarihler... Daha ileriye gitmesi durumunda iklim şartları zorlar... Daha 5 gün var, ne olacak bilemeyiz. Cumhurbaşkanımızın takdiri... Ama biz önümüzü görmeden yola çıkamayız.
O GÜN DÜŞÜNÜLÜR: Cumhurbaşkanımız “Yollar tükendi, erken seçim” dediğinde, Meclis Başkanımızla Cumhurbaşkanımız istişare edecek, dağılım belli olacak; şu partiye şu kadar, bu partiye bu kadar. İlk defa olacağı için hukuki tartışmalar da içinde olabilir. Görevlendirilen Başbakan, isimleri tespit edecek, onlara teklif edilecek. Cumhurbaşkanımıza arz edilecek bu liste. Sonrası herhangi bir hükümet kurulması gibi işleyecek. Anayasa her partiden bakan alınacak diyor. Yasal çerçeve öyle diyor ama nasıl olacağı tabii o gün, o usul içinde düşünülür.
MECLİS’TE ÇÖZÜLMELİYDİ: Biz bütün ihtimallere hazırlıklıyız. Benim de, diyelim böyle bir görevlendirme olması halinde, göz önüne alacağım şey ehliyet, liyakat ve uyumdur. Ama daha bunları söylemek için erken. Hani Davutoğlu kendine yeni bir rol biçti, bir de hükümet kuruyor demesin kimse. Açık söyleyeyim 23 Ağustos’tan önce bu sorunun parti genel başkanları tarafından Meclis’te çözülmesini daha doğru bulurum dedim. Çağrıda da bulundum; Kılıçdaroğlu ve Bahçeli üçümüz oturalım diye. Cumhurbaşkanını böyle bir denklemle karşı karşıya bırakmamalıydık.
KAPI AÇIK: Seçime bir, iki, hatta üç partinin koalisyon hükümetiyle gidebilirdik. Kendi irademizle gitmiş olurduk. Ben hala bu kapıyı açık bırakmaya taraftarım. Yani eğer görüşlerini tekrar gözden geçirirlerse, seçime gitme noktasında kurulacak seçim hükümetleriyle ilgili rezervlerini... CHP, MHP, AK Parti, birlikte genel başkanlar oturup konuşabiliriz.
İADE ETMEZDİM: (“Ben her şeyi yaptım” diyebiliyor musunuz? sorusu üzerine) Kesinlikle. Onu dememiş olsaydım, görevi iade etmezdim açık söyleyeyim. Her şeyi yaptım, gönlüm gayet müsterih. Görevimi yaptım, iade ettim ve şimdi önüme başka bir motivasyonla bakıyorum. Yani kongre ve diğer konuları önüme aldım ona bakıyorum. Arkada bütün ihtimalleri tüketmeden görevi iade etmezdim.
KILIÇDAROĞLU DAHA DENGELİ: Bazı partiler meseleyi sadece “Seni başkan yaptırmayacağız” türünden, Ak Parti karşıtlığı, Erdoğan karşıtlığına odaklı yürüttüler 7 Haziran’da. Şimdi, bu yolla netice aldıklarını düşünüp aynı yöntemleri kullanarak netice almaya çalışalım diyor olabilirler. Son dönemde Sayın Kılıçdaroğlu daha dengeli bir üslup kullanıyor Cumhurbaşkanlığı makamıyla ilgili. Ama birbirleriyle hiç bir yerde bir araya gelemeyen MHP ve HDP’nin Cumhurbaşkanlığı ve Ak Parti karşıtlığı söz konusu olduğunda aynı üslupla bir araya gelmiş olması da dikkat çekici.
HDP SEÇMENİNE SAYGIMIZ VAR: Anayasa Parlamento’daki bütün partilerden bakanlar olacak diyorsa biz de herhalde anayasanın dışına çıkamayız. Ve HDP’nin söylemlerine politikalarına karşı olabiliriz. Son derece yıkıcı bir tutum sergilemişlerdir. Açıkça söylüyorum ama HDP’ye oy vermiş seçmene saygımız vardır. Demokratik süreçler sonucunda ortaya çıkan siyasi tabloya da saygımız var. HDP’yi Meclis’e biz getirmedik. Meclis’te ortaya bir hükümet çıkmamasının sorumlusu biz değiliz.
Tüzük değişecek
- Üç dönem kuralının bir felsefesi var ve bunun doğru da olduğu kanaatindeydim. Ama burada bir taraftan 25’inci dönemle birlikte 3 dönem yasağı kalkan, ara vermiş arkadaşlar var. Mesela bu masada yer alan üç arkadaşımız (Faruk Çelik, Beşir Atalay ve Ömer Çelik) ayrıldı. Onların engeli de zaten tüzük gereği kalkıyor. Bir de bu kısa dönem ile üçüncü dönemi olanlar var. Şimdi bizim görevimiz ne? Bir, kimseye haksızlık yapmamak. İki, bu ilkeyi felsefesine uygun şekilde uygulamak. Üç, bu insan kaynağını en geniş bir potada değerlendirebilecek şartları oluşturmak. Dolayısıyla, mesela bir tüzük değişikliği komisyonu oluşturup, bu durumu konuşup bir yol bulacağız. İnşallah herkesi adalet ve ilke bütünlüğü bağlamında tatmin eden bir sonuca ulaşacağımızı ümit ediyorum. Ben bunu MYK’da arkadaşlarımla istişare etmeden dün (önceki gün) MKYK’da istişare ettik, bir tüzük değişikliği olacak. Bunun nasıl olacağına karar vereceğiz. Kimsenin devre dışında kalmayacağı ve benim elimizdeki insan kaynağını en çeşitli bir şekilde tutabilecek bir formül üzerine düşünüyorum.
‘Her şeyi yaptım gönlüm müsterih’
Kongre tarihi neden 12 Eylül?
“Kongreyi ertelemiş olsak, ya AK Parti içinde ya da Türkiye’de olağan dışı bir atmosfer varmış gibi bir kanaati sanki bizim de benimsediğimiz sonucu çıkabilirdi, bu bir. İki, şöyle bir şey yaydılar; efendim, Davutoğlu’nun kaygısı kongreye başbakan olarak gitmek, onun için koalisyon kurmak istiyor. ... Dün aldığımız kararla iki mesajı vermiş olduk. Bir, AK Parti’de, Türkiye’de de olduğu gibi olağan dışı bir durum yoktur. Kongre olağan dönemi içinde yapılır. İki, AK Parti, teamülleri güçlü, çok sağlam bir siyasi ahlak zemini olan bir partidir ama aynı zamanda demokratik bir çerçevede hareket eder. Takvimimizde 12-13 Eylül hafta sonu uygundu. Yani 12 Eylül önüme güzel bir pas olarak gelmişse o tarihi atlamak doğru olmazdı.”
‘90’lara dönen PKK’
“Kimse seçime giderken kamu düzeni üzerinden bir müzakere yürüteceğimiz vehmine kapılmasın. Kamu düzenini sağlarız, seçime gideriz ama seçime gidiyoruz diye ‘şuradaki silahlı grupların mevcudiyetine siz de göz yumun’ gibi bir yaklaşım benimsemeyiz. Müsamaha göstermeyiz. Ama birisi kamu düzenini bozacak bir tutum içine girmezse zaten ortada sorun kalmaz. 90’lı yıllarda çok tenkit edilen yol ve yöntemler şimdi kim tarafından uygulanıyor? Şimdi kim yapıyor bu faili meçhulü? Bölücü terör örgütü yapıyor. Baskı yöntemlerini terör örgütü yapmaya çalışıyor. Bunlara karşı alınan tedbir güvenlikçi bir yaklaşım değil özgürlükçü bir yaklaşımdır.”
‘Bazı tweet’leri doğru bulmadım’
Kime oy vermiş olursa olsun, seçmene yapılan saygısızlığı mazur görmem. Kime oy verirse versin, seçmenin iradesi esastır ve seçmene saygıdır demokrasinin esası. Başka partilerden çok daha ağır tweetler, şahsıma ve Cumhurbaşkanımıza dönük olarak çok daha ağır ifadeler kullanılmış olmasına rağmen, bizim bazı arkadaşlarımızın tweetlerini doğru görmediğimi söyledim. Bu konuda da Grup Başkanvekillerimiz arkadaşımız ile konuşuldu, bu konulara itina gösterilmesi istendi. MHP kanadından atılan tweetlere veya yapılan açıklamalara baktığımızda, bunların siyasi nezaket kurallarına uyduğunu kimse söyleyemez. HDP’deki üslup bozukluğu yine resmi açıklamalarda Cumhurbaşkanlığı makamına saygısızlık, Başbakanlık makamına dönük olarak yaptıkları spekülatif ve ahlak dışı yani siyasi ahlak dışı yaklaşımlar...”
Müsamaha etmeyiz
“Şehir yapılanmalarına dönük operasyonlar devam edecek. Hiçbir şekilde şehirlerimizde, mahallerimizde hendek kazmak, kapatmak vesaire yollarla bir tavır içine girmek buna müsamaha edilmedi, edilmeyecek. Birilerinin özerklik ilanı gibi tavırlar içine girmesine de izin vermeyiz. Türkiye bir kaos ülkesi değil, demokratik bir hukuk devleti, belediye başkanları bu demokratik hukuk devleti kuralları içinde çalışırlar. Kırsal alanda da terör örgütüne karşı mücadelemiz devam edecek; ta ki kamu düzeni şehirde, kırsal alanda her yerde sağlanana kadar.
‘Endişe olmasın’
“Dünyadaki genel dalgalanma ile sizin ülkenizdeki dalgalanma arasındaki ilişki... Kur dalgalanmalarında genel trendden çok ciddi sapmalar varsa, o zaman bir kaygı duyma ihtimali ortaya çıkar. Ama aynı dalga boylarındaysa, bu sizin dünya ekonomisindeki trendi takip ederek ekonomi politikalarını gözden geçirmeniz için bir işarettir. Son döviz kuru yükselmeleri belirsizliklere rağmen, dünyadaki genel dalgalanmadan büyük bir ayrışma trendi göstermiyor bize; bu olumlu bir şey. Yani burada kaygılandırıcı bir durum yok. Ama dünya ekonomisinde kaygılandırıcı bir durum var mı? Var.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR