Haberin Devamı
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) kapsayan gezisini izliyoruz dört gündür.
Cidde, Mekke, Medine ve Riyad durakları ile tamamlanan Suudi Arabistan ayağının ardından BAE’ye geldik.
Abu Dabi ve Dubai‘deki temasların ardından, siz bu yazıyı okurken biz Türkiye’ye dönmüş olacağız.
Elinizdeki (ya da ekranınızdaki) gazetenin haber sayfalarında detaylarını okuyacağınız bir gelişme yaşandı gezinin Riyad durağında.
BDP Hakkâri Milletvekili Esat Canan’ın Riyad Ritz Carlton Oteli’nde sergilediği ‘Türk bayrağı hassasiyeti’...
Bayrak duyarlılığı takdire şayan. Bu tamam.
Ancak yaşanan gelişme karşısında insanın zihninde bazı sorular beliriyor ister istemez.
Şöyle ki...
- Eğer bu tavrından dolayı Canan’ı “bayrağa duyarlı” diye alkışlamalıysak, alkışlayacaksak, o zaman bayrak eksikliğini fark etmeyen diğer heyet üyelerini de “bayrağa duyarsızlar” diye eleştirmemiz, yermemiz mi gerekiyor?
- Heyette yer alan AK Parti, CHP ve MHP milletvekillerinin, bakanlık personelinin, iş adamlarının, geziyi izleyen gazetecilerin ve organizasyondan sorumlu tur şirketi çalışanlarının karşısına, “Siz neden fark edip, gereğini yapmadınız?” sorusuyla dikilmeli miyiz?
- Gültan Kışanak’ın partisinin Siirt il kongresindeki tavrından sonra karşılaştığımız bu ikinci örnek, acaba devam eden süreçte BDP’lilerin belirleyip uyguladıkları bir ‘duyarlılık mesajı verme’ stratejisinin ürünü mü? BDP’liler, “Bundan sonra gittiğimiz her yerde Türk bayrağını takip edelim” diye bir karar mı aldılar?
- Başka parti ya da ideoloji mensuplarının şaşırtan tavırlarını hemen ‘takiye’ diye yaftalayanlar, BDP’nin Türk bayrağına gösterdiği ilgi hakkında ne düşünüyorlar?
- BDP’li milletvekilleri bunca yıldır değil saygı göstermek, yok saydıkları Türk bayrağını neden şimdi hatırladılar ve baş tacı ettiler?
- Hangisi doğru bakış açısı?..
BDP’lilerin sergilediği bu tavır değişikliğini eleştirmek yerine takdir etmek ve “Geç de olsa iyi bir gelişme” diyerek desteklemek mi, yoksa “Türk bayrağına saygı bir jest ya da lütuf değil, olması gerekendir” diyerek fazla da önemsememek mi?
Ve son soru...
- Geçmişte (19 ve 22’nci dönemlerde) önce ANAP, ardından CHP’den milletvekili olmuş (her ikisinden de istifa etmiş), BDP sıralarında yer aldığı bu son dönemde ise önce Habur’daki karşılamayı, son olarak da teröristler ile kucaklaşmayı eleştiren Esat Canan, ‘klasik BDP çizgisi’nde bir isim olarak görülebilir mi?
Çağlayan’a dair gözlemlerim
Yıllardır tanırım ama ilk kez bir dış gezisinde yer aldım Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın.
Gözlemlerim şunlar:
- Dinamizmine, hızına yetişmekte değil birlikte seyahat ettiği milletvekilleri, iş adamları ve gazeteciler, yakın çalışma arkadaşları bile zorlanıyor.
- Aynı bünyede; bir iş adamının takipçilik ve elastikiyetini, bir sivil toplum kuruluşu başkanının toparlayıcılığı ve denge unsuru oluşunu, bir siyasetçinin ise sıcak ilişki kurma, çok yönlü düşünme ve farklı mesajlar verebilme özelliklerini buluşturmuş bir bakan portresi çiziyor.
- Yıllardır öyleydi ama isim ve olay/detay hafızasının kuvvetli oluşunu, şu anda yapmakta olduğu görevde daha da bir avantaja dönüştürmüş durumda. Karşılaştığı kişilerin sadece kendilerine adlarıyla hitap etmekle kalmıyor, o kişilerin eşlerinin, çocuklarının hâlini hatırını bile isimleriyle soruyor. Ve tabii bu durum karşısındaki üzerinde çok olumlu bir etki yaratıyor.