Hangi Amerika?

Haberin Devamı

‘Bir gün makam odamdaki kırmızı hattan, Amerikalı mevkidaşım Colin Powell aradı. Somali’deki uluslararası gücün komutasını Türkiye’nin üstlenmesini istediklerini haber verdi. Ve doğrudan, isim vererek bu görev için Korgeneral Bir’i tercih ettiklerini söyledi.”

Sene 1993’tü...

Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, o dönem Hürriyet’te görev yapan gazeteci Sezai Şengün’e böyle anlatmıştı bu önemli anısını.

Şengün de o günler için ‘off the record’ (kayıt dışı) anlatılan bu anıyı yıllar sonra kaleme almıştı.

“Güreş Paşa, Powell’ın doğrudan isim vererek Çevik Bir’i istemesini garipsemenin ötesinde çok rahatsız olmuştu bu durumdan. Doğan Güreş’in tavrından anladığım kadarıyla komuta kademesi Somali’de TSK’dan başka bir generali görevlendirmeyi düşünüyordu” diyor Sezai Şengün.

***


Doğan Güreş rahatsız olmuşsa bile sonuç değişmemiş; Ankara, Somali’deki çok uluslu gücün başına dönemin Korgenerallerinden Çevik Bir’i göndermişti.

Yani ‘Amerika’nın istediği’ olmuştu.

***


“Bunlar hep Amerika’nın işi...”

“Amerika böyle istiyor...”

“Amerika şunu ister, buna izin vermez...”

Memlekette -özellikle de komplo teorilerini seven bir kesimin ezberindeki klişelerdir malum yukarıdaki ve benzeri cümleler.

Lakin belli oranda gerçeklik payı da yok değildir bu kabulün. Boşuna değildir yani ‘ezber’e dönüşmesi yıllar içinde.

Yukarıdaki ‘Çevik Bir örneği’ni işte bu yüzden aktarma ihtiyacı duydum.

***


ABD’nin, dünyanın farklı birçok bölgesinde olduğu gibi Orta Doğu’daki gelişmelere değil kayıtsız kalmak, dolaylı, hatta bazen doğrudan müdahil olduğu gerçek.

Bu çerçevede, Washington’un Ankara’da yaşanan ve yaşanması muhtemel gelişmeler ile geçmişte yakından ilgilendiği, bugün ilgilenmekte olduğu, gelecekte de ilgilenmekten vazgeçmeyeceği de öyle.

***


Türkiye’de genel olarak TSK ve iktidarlar için yapılır, “ABD’den icazet alma” dedikodusu.

Bugünlerde ise ana muhalefet için yapılıyor aynısı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Washington’a gitti ya...

Ve CHP henüz belediye başkan adaylarını da belirlemiş (ya da en azından açıklamış) değil ya...

“Kılıçdaroğlu -özellikle bazı önemli belediyeler için -adaylarını ABD dönüşü açıklayacak” cümlesinin devamını herkes kendine göre getiriyor bu aralar.

“İcazet” dedikodularının ‘muhalefet versiyonu’ yani.

Bu dedikodu iktidarlar ya da TSK için yapıldığında da aynı soru oluşurdu zihnimde, şimdi de aynı soruya cevap arıyorum:

Tamam, diyelim ki kabul ettik.

Diyelim ki, Amerika...

Amerika da; hangi Amerika?

Beyaz Saray mı, Pentagon mu, ‘think tank’ yani düşünce kuruluşları mı, Neocon’lar mı, uluslararası lobilerin etki alanındaki yönetime yakın güçler mi?

Veya ABD’deki Müslüman Türk varlığı mı?

Hangisi?

Ya da hangileri?

KEŞKE...

Kendi çocuklarımıza gösterdiğimiz hassasiyetin onda birini başkalarının evlatlarından esirgemesek.

DİĞER YENİ YAZILAR