10 Kasım törenlerinde kendisini protesto eden bir vatandaşa söylediği ‘gavat’ sözüyle büyük tepki toplayan Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Ankara temsilcimiz Murat Çelik’e konuştu...
Önceki gün Adana’daki 10 Kasım törenlerinde yaşanan gerginlikle ilgili telefonda, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’la görüştük. İşte özetle o görüşme...
- Sayın Vali, gerçekten o “G” ile başlayıp “vat” diye biten sözü söylemediniz mi? “Kavas” mı dediniz gerçekten?
Sıcağı sıcağına, o yoğun program içinde bana sorulduğunda “Kavas demiş olabilirim” dedim ama sonradan gelip görüntüleri izledim ve orada görülüyor, duyuluyor; öyle bir kelime ağzımızdan çıkmış.
- “G” ile başlayan o küfür ifadesi yani...
Evet maalesef, istemeden ağzımızdan çıkmış bir kelimedir. Herkesin şunu bilmesini istiyorum. O sözcüğü, orada bulunan halka karşı sarf etmiş değiliz. O küfürbaz şahsa yöneliktir o söz.
- Ama İçişleri Bakanı dahil herkesin görüşü, “ne olursa olsun böyle bir ifade kullanmamanız gerekirdi” şeklinde...
Bakanımızın değerlendirmesine saygı duyuyoruz tabii. Ancak olayı şartları içinde değerlendirmek lâzım. Bakan Bey ile görüştüm telefonda. Kendisine de izah ettim.
- Hakkınızda bir inceleme mi başlatıldı? Müfettiş görevlendirildi mi?
Bilemiyorum. Bize intikal eden bir şey yok. Biz de müfettişlik yaptık. Müfettiş görevlendirilse, verecek cevabımız var.
‘Başbakana da küfür etti’
- Peki, “Her şeye rağmen o sözü söylememeliydim” diyor musunuz?
Bakın orada istifa sloganları ve yuhalamalara bile el sallayarak, tebessüm ederek cevap verdim. Sonra makam aracıma bindim, aracın önünü kestiler. İçlerinden biri, “Seni atayan Tayyip’in de, senin de...” şeklinde sinkaflı küfür etti. Sonra da, “Şerefsiz, Allah belanı versin” dedi. O anda, o asabiyet içinde, ağır tahrik nedeniyle bir sürçü lisan etmişiz. Yani durduk yerde olan bir şey değil. Sayın Başbakanımız’a ve şahsıma ana avrat küfür edilmesi üzerine, tamamen o küfürbaz şahsa yönelik kullandık o ifadeyi.
‘Allah aşkına biraz empati’
- O zaman, “Bir vali o ifadeyi kullanmamalıydı” görüşüne katılmıyorsunuz?
Biz de etten kemikteniz. Hiç hak etmediğimiz bir tavır. Olayı anlattım. Ortada bir küfürbaz adam var. Şimdi de kayıp, bulamıyoruz. Ama o koşullarda, o sözleri işitip peygamber sabrı gösterebilecek biri varsa, ben de tanımak isterim o insanı. “Böyle olmamalıydı” diyenlerin kaçta kaçı o koşulları yaşadığında sessiz kalabilirdi merak ediyorum. Allah aşkına biraz empati... Şimdi herkes oturmuş reçete yazıyor. Bize doktordan ziyade, damdan düşen lâzım. Belki o zaman durumumuzu anlayabilirler.
- Bu sözlerinizden anladığım, özür dilemek gibi bir düşünceniz yok...
Elbette üzgünüz tabii ki. Ama öncelikle bize yapılanın görülmesi gerekmiyor mu? Orada devletin, hükümetin temsilcisi olarak bize ve Başbakan’a yapılan hakaretin de bir empati yapılarak algılanması lâzım.
- Size yönelik eleştirileri haksız buluyorsunuz yani...
Olayın bütünü görülsün diyorum. Bakın ayrıca, en çok rahatsız olduğum da bunların Atatürk’ü anma tören alanında yaşanması. Orası bir siyasi görüşün, başkalarını aşağılama, farklı düşünenlere hakaret etme yeri değildir. Törenin sloganlarla berbat edilmesinden kimse söz etmiyor. 10 Kasım töreni, bir kesimin toplumun diğer kesimlerine kin ve nefret duygularını ortaya dökme zemini değildir. Biz de İstanbul’da olduğu gibi sadece protokolü alır, vatandaşı almayabilirdik. Ama biz Atatürk’ü halkla birlikte analım dedik, fena mı ettik? Provokatörler bunu suiistimal ettiler. Bütün bunların görülmeyip, sadece benim bir kelimemin gündeme taşınması hak, insaf, atalet, vicdan ve hukuk kavramlarıyla da örtüşmüyor.
‘Başbakan’ı akladı’ diyorlar
- Siz daha önce de, farklı konularda tartışma gündemlerine konu oldunuz. Neden hep sizin başınıza geliyor bunlar?
Bakın, birilerinin valiyle, sayın Başbakan ile, iktidar partisi ile sorunu olabilir. Kanunlar çerçevesinde her türlü demokratik tepkiyi gösterebilirler. Ama 10 Kasım tören alanı bu işin yeri ve zamanı değil. Birileri, Hüseyin Avni Coş üzerinden sayın Başbakan’ı yıpratmak için elinden geleni ardına koymuyor. Sebebini bilmiyorum ama bu bizim mücadeleci ve doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen yapımızdan kaynaklanıyor herhalde.
- Sizin Başbakan ile özel bir yakınlığınız olduğu da konu edilmişti geçmişte. Var mı böyle bir yakınlık?
Belli çevrelerin, Başbakanımızın belediye başkanlığı dönemindeki soruşturmalarda, kendisini akladığım şeklinde mesnetsiz iddiaları gündeme gelmişti. Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Şunu da söyleyeyim; o dönemlerde, 28 Şubat konjonktüründe, hakkında “Muhtar bile olamaz” denildiği dönemde... Ben müneccim miyim beyefendinin başbakan olacağını bileyim de ona göre rapor yazayım? Olabilir mi, soruyorum. Ayrıca ben aralarında belediye başkanlarının da olduğu yüzlerce insanı denetledim. Sayın Başbakanımızın ifadesi ile bizim orada “Beyaza beyaz demiş olmamız” herhangi bir ikbal, beklenti ile değil sadece hak ve adaletperestliğimizdendir.
- Siyasete atılmak gibi bir düşünceniz var mı?
Hayır, hiç bir siyasi beklentim yok. Bu görevdeyken başka bir plan yapmak zaten mevcut emanete de saygısızlık olur, bize duyulan güven ile bağdaşmaz bu. Ben mesleğimi çok seviyorum.
- Teşekkürler sayın Vali.