Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ateşkeste Türkiye’nin rolünü küçümseyenlerin art niyetli olduğunu söylüyor. Ateşkes için iki müsteşarın, Sinirlioğlu ile Fidan’ın yoğun temaslarda bulunduğunu anlatan Davutoğlu, “Biz Mısır’ın öne çıkmasını istiyoruz. Ama buradan Türkiye’nin etkisinin azaldığı sonucunu çıkarmak da iyi niyetle bağdaşmaz” dedi
Gazze’de ateşkesi sağlamak için, İsrail ile iki kanaldan görüşmeler yaptık. Dışişleri Müsteşarımız Feridun Sinirlioğlu İsrail Başbakanı Netenyahu’nun danışmanı ile görüşmeler yaparken, MİT Müsteşarımız Hakan Fidan da İsrailli mevkidaşı ile müzakereler yürüttü.”
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, birkaç gün önce dünyanın gözlerini çevirdiği noktada yaşanan ‘kritik diplomasi’nin en çarpıcı detayını işte bu şekilde açıkladı.
Davutoğlu ile Cezayir‘deyiz. Buradan da İspanya‘ya geçiyoruz. Ahmet Davutoğlu, Madrit’te resmi temaslarda bulunacak olan Başbakan Erdoğan’ın heyetine dahil olacak.
Cezayir yolunda, son dönemin en önemli gelişmesinin, yani Gazze ateşkesinin perde arkasını konuştuk Dişişleri Bakanı ile.
Davutoğlu - eminim ki bazı ‘gizli’ detayları yine paylaşmadı ama - Kahire’de yaşanan birçok ayrıntıyı ilk kez anlattı.
İşte, Ahmet Davutoğlu’nun ağzından, Kahire merkezli çok taraflı diplomasi trafiğine ilişkin mühim satır başları...
- Kimileri bu süreçte Mısır’ın öne çıktığı, Türkiye’nin rol kaybettiği, kenara itildiği gibi yorumlar yapıyor. Böyle bir hava yaymak isteyenlerin iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Herşeyden önce bu olgusal olarak doğru değil. Bizim dış politika anlayışımızda rekabet ilişkisi, hele hele Mısır ile hiç olmadı. Aksine biz Mısır’ın en etkili şekilde bölge denklemine dönmesini istiyoruz. Mısır’ın bölge denkleminde olmadığı bir Ortadoğu’da istikrar sağlanması mümkün değil. Mısır’ın stratejik başarı bizim için Türkiye’nin başarısı kadar önemli bu dönemde. Ayrıca işin doğası gereği Mısır’ın öne çıkması gerekir, Mısır Gazze’ye komşu. Mısır Gazze’ye ulaşımın yegane kapısı.
- Ateşkes sağlanmadan önce ben Cibuti’deydim. Cibuti’den telefonla Halid Meşal ile görüştüm gece 1’de. “Mısır’da görüşelim” dedim. Başbakanımız Kahire Üniversitesi’nde konuşurken ben Hakan Bey ile (MİT Müsteşarı Hakan Fidan) birlikte, Hamas ile üç saate yakın görüştük. Meşal ile konuşmadan önce ben bütün AB Dışişleri Bakanları ile görüştüm. Bir önceki gece de Hillary Clinton ile konuşmuştuk. Gece boyu toplantılar yaptık. Gece 12’de, Filistinli bazı liderle de görüştüm otelde.
- Ertesi gün kahvaltıda Katar Emiri, Başbakanımız, Katar Başbakanı, ben ve Hakan bey buluştuk. Katar Emiri ile Başbakanımız mutabık kaldı bazı konularda. Katar Başbakanı ile bir kenarda oturduk formüller geliştirdik. Mısır Dışişleri Bakanı ile defalarca görüştüm. Bu arada Hakan Bey de sürekli gidip geldi.
- Uzlaşılması gereken şuydu: Hamas diyor ki, ateşkes için abluka kaldırılsın, insan geçişi serbest olsun vs. İsrail ise diyor ki önce ateşkes olsun, sonra bunları konuşalım. Mısır ile bizim perspektifimiz ise süreci başlatalım birlikte bunları yapmaya çalışalım. İsrail ile de Hamas ile de sürekli konuştuk. Katar’la da görüştükten sonra formüller geliştirildi. Hakan bey, Mısır’daki muhataplarıyla görüştü. Mursi’ye de bunlar iletildi. Akşam Halid Meşal Başbakanımız ile bir araya geldi. O arada ben tekrar Clinton’la görüştüm. Sonunda da, bizim formülümüz ile çözüldü mesele.
2008 tecrübesi
- 2008’de de ben bu süreci yaşadım. Gazze savaşı olduğunda Mübarek’in talebi üzerine gittim. Çünkü o zamanki Mısır yönetimiyle Hamas arasında güven problemi vardı. 10 gün boyunca Şam ile Kahire arasında gittim geldim. O zaman da İsrail ile ilişkilerimiz çok iyi değildi. Son gece, Meşal ile altı saat görüştük. Şarm El Şeyh zirvesinden bir gün önce, Meşal’in evinde müzakere ederek Hamas’ı ateşkese ikna ettik. O müzakereyi bizzat ben yürütmüştüm. O zaman da yanımda Hakan Bey vardı, MİT Müsteşarı değil, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak. O zaman da yanımda Feridun Bey (Sinirlioğlu) vardı. O zaman da Başbakanımız tüm taraflarla telefon görüşmesi yürütüyordu.
- Bunu ilk defa açıklıyorum; 2008’de, biz Kahire’deyken, gece 11 gibi, İsrail ateşkes ilan edecekti tek taraflı. Mısırlılar aktardı bunu bize. Atladım uçağa Şam’a gittim. Gece 11’de Meşal’la buluştum. “Siz de ateşkesi karşılıklı yapın. Şartlarınız nedir?” diye... O sırada da Feridun Bey, İsrail’den Şam’a geldi. İsrail’e ilişkin izlenimlerini aktardı. Oturduk, sabah 5’te ateşkesi bağladık. Meşal dedi ki, “Bana saat 9’a kadar mühlet verin. Çünkü diğer Filistinli grupları da ikna etmemiz lazım. Saat 8.30’da Şam Havaalanına geçtim. Duruma göre ya Şarm El Şeyh’e ya da Ankara’ya gideceğim. Filistinliler “Hayır” derse Şarm’a gitmenin bir anlamı kalmayacaktı. Cumhurbaşkanımız da benden haber bekliyordu. Ateşkes olursa gidebilecekti o da Şarm El Şeyh’teki zirveye.
- Ben Şam Havaalanı’ndayken Meşal aradı ve ikna ettiğini söyledi. “Ateşkesi ilan edelim mi?” dedi. Şarm’daki zirve saat 1’deydi. “Bekle, biz Şarm El Şeyh’e indikten sonra, zirve başladığı anda ilan et” dedim. Cumhurbaşkanımız yola çıktı. Zirve toplandı. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, zirvenin açılışında, “İsrail ateşkes ilan etti, Türkiye gibi Hamas üzerinde etkili olan ülkelerin Hamas’ı ikna etmesini bekliyoruz” dedi. Ban’ın haberi yoktu tabii, o sırada Hamas’ın ateşkes ilanı haberi gelmişti. Ben Başbakanımız’a notu verdim, o da “Hamas ile gerekli görüşmeleri yaptık ve 15 dakika önce ateşkes ilan ettiler” açıklamasını yaptı. Salonda hava bir anda değişti.
- O zaman da biz çıkıp, “Bu ateşkesi biz sağladık” demedik. Mısır’ın bu işi yapması önemliydi. Şimdi de iki açıdan Mısır’ın bu işi yapması çok önemli. Bir bizimle ilişkileri artık başka bir düzlemde. Biz Mısır’ın öne çıkmasını istiyoruz. İki, Mısır’ın Hamas’la ilişkisi artık güven ilişkisi içinde. Bu durumda bizim işgüzarca öne çıkmamızın bir karşılığı yok. Bu doğru da olmaz. Biz bunu yapmayız. Ama buradan Türkiye’nin etkisinin azaldığı sonucunu çıkarmak da iyi niyetle bağdaşmaz.
Diplomaside MİT faktörü
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hem son ateşkes sürecini hem de 2008 deneyimini anlatırken (şimdi, okuduğunuzda sizin de olduğu gibi) dikkatimizi çeken, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın her iki müzakere trafiğinin de tam merkezinde yer alması oldu.
Bu noktayı sorduk tabii Davutoğlu’na...
Bakan’ın cevabı şöyle oldu:
- Dış politika uygulamasında Dışişleri Bakanlığı ile Milli İstihbarat Teşkilatı arasındaki uyum çok önemlidir. Bilgi akışı bağlamında da, belli özelliklere sahip dış politika uygulamaları bağlamında da bu çok önemlidir. Ve iki kurumumuz arasında şu andaki koordinasyon, genel olarak mükemmel düzeydedir.