EURO 2016, Avrupa Futbol Şampiyonası’nı takip ediyor musunuz bilmiyorum ama etmiyorsanız da vakit ayırın, biraz izleyin derim naçizane.
Futbolsever olmasanız da, yan gözle bir bakın ekrana. Sadece futbol, sadece maç, sadece kim kimi yenmiş, kim kazanmış, kim kaybetmiş boyutlarına değil; gelişmiş batı ülkelerinde bu iş nasıl oluyor, ne nasıl yaşanıyor, ona bir bakın...
**
Fransa’nın 10 ayrı kentinde yaşanıyor futbol coşkusu...
Kuzeyde Lille ve Lens, biraz aşağıda - ayrı bir şehir değil ama - Saint Denis ile içinde yer aldığı başkent Paris, doğuda Lyon ve Saint Etienne, batıda Bordeaux, güneyde Toulouse, güneydoğuda Marsilya ve Nice...
24 ayrı ülkenin renklerine boyanıyor Fransa...
Farklı farklı insanlar yan yana yiyor, içiyor, geziyor, dolaşıyor, eğleniyor.
Birkaç İngiliz ve Rus holigan grubunun ilk günlerdeki şiddet eylemleri dışında Fransa rengarenk günler yaşıyor.
**
Sokak ve caddelerdeki karnaval havasından geçelim tribünlere...
Oradan da, kıran kırana mücadelelerin yaşandığı yeşil çim zemine geleceğim.
Ama önce tribünler...
İzleyenler biliyor da, takip etmeyenler için söylüyorum; lütfen bir bakın o tribünlerden televizyonunuzun ekranına yansıyan görüntülere.
Gülen insanlar, eğlenen insanlar, rakip takımın taraftarıyla yan yana oturan, birbiri ile şakalaşan, atkılarını, formalarını değişen insanlar göreceksiniz o ekranda...
Maç sonunda sevinen ya da göz yaşlarıyla üzülen insanlar... İnsana dair ne varsa yani.
Futbolu bir spor, sporu da adil ve rakibe saygılı bir mücadele olarak gören; yenmek kadar yenilmenin de doğal olduğunun idrakinde farklı ülkelerden yüz binlerce insan.
**
Maçları, Fransız televizyonu yayınlıyor. Onların rejisi ile izliyor yani bütün dünya...
Fransız rejisi tribün detaylarını o kadar çok ve güzel kullanıyor ki...
Heyecan, hüzün, sevinç... Her duygu yansıyor ekrana tribünlerden.
Bizde Musa Çözen’dir bu işin piri...
Dün aradım Musa Abi’yi, bu konuda lâfladık biraz.
“Evet, Fransız rejisi tribünle çok oynuyor. İyi de oynuyor. Gerçi baktım, ilk maçlarda biraz zorlandılar. Tabii bu teknolojik donanımda, çok fazla kamera var ve onlar da hepsini kullanmaya çalıştılar. Öyle olunca da teknik manada aksaklıklar yaşadılar ama şimdi oturdu” dedi ve devam etti:
“Dünyanın en iyi malzemesi insandır zaten kardeşim. İnsanla oynayan kazanır. Zamanında bizi eleştirenler oldu ama sonra görüldü neyin ne olduğu. Futbol ve spor insanla var.”
**
Ve sahanın içi...
Yine izleyenlerin bildiği, takip etmeyenlerin de görmesinde fayda olan en önemli nokta çimlerin üstünde sergilenen centilmenlik. Sportmenlik...
Birkaç istisna dışında rakibine kastî sertlik gösteren oyuncu yok.
Rakibine tüküren, küfreden, hakeme sürekli ve şiddetli itiraz eden, tribünleri tahrik eden oyuncu yok. Kenar yönetimler yani teknik kadrolar için de geçerli bu bahsettiklerim.
Sahadaki bu hava tribünlerdeki ile bütünleşince, futbol tadından yenmiyor.
Bizdeki gibi yorucu, yıpratıcı, kırıcı, can yakıcı olmayınca ne güzel oyun şu futbol bir bilseniz...
Başka birçok alanda olduğu gibi futbol, spor da bir kültür meselesi.