“El Yapımı Patlayıcılara (EYP) karşı sahadaki ürün gamımız, bu tehdidi maalesef sıfırlayabilmiş değil. Kullanılan ürünler sayesinde önlenen birçok olay var ama sahadaki EYP tehdidi sürekli çeşitleniyor, değişiyor, yenileniyor.”
Bu sözler Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir’e ait.
***
Müsteşar Demir, yardımcılarıyla birlikte gazetecileri ağırladı dün sabah kahvaltısında. SSM’nin (Savunma Sanayii Müsteşarlığı) kuruluşunun 31’inci yıldönümü vesilesiyle basınla buluşan İsmail Demir, devam eden ve planlanan dev projeler hakkında bilgi verdi, habercilerin sorularını yanıtladı.
EYP tehdidi ile mücadele
Basın toplantısının gündemindeki en önemli başlıklardan biri - yazıya başladığım - EYP’lere karşı alınan tedbirlerdi.
Önce kısa bir bilgi tazeleme...
Terör örgütlerinin en hain ve kanlı eylem biçimi olan EYP’ler ya (kumanda, telsiz veya telefon vasıtasıyla) patlatılıyor ya da çekilen kablonun ucundaki butona basılarak...
Radyo, telsiz ya da GSM frekansları vasıtasıyla patlatılmak üzere hazırlanmış düzenekleri, jammer yani sinyal kesicileri kullanarak etkisiz hâle getirmek mümkün.
SSM İsmail Demir, “EYP’ler ile ilgili birden çok projemiz var” diye başladı söze ve şu başlıklar ile devam etti:
- Karıştırma, uzaktan patlatma, elektronik yolla etkisiz hâle getirme gibi imkânlara sahibiz. Bu yollarla önlenen de çok olay var aslında ama bunların istatistikleri açıklanmadığı için kamuoyunun bu konuda fazla bir bilgisi olmuyor.
- Pekiyi neden hâlâ kayıp veriyoruz sorusunun cevabı şu: Sahaya, EYP tehdidini tümüyle bertaraf eden, sorunu tamamen çözen bir ürün sunabildik mi? Hayır... Çünkü sahadaki tehdit sürekli yenileniyor, çeşitleniyor, değişiyor.
- Bizim sahadaki ürün gamımız bu sebeple tehdidi sıfırlayamıyor. Azaltıyor ama tamamen ortadan kaldıramıyor.
- Güvenlik güçlerimizin sahada kullanımına sunduğumuz ürünler, mevzunun sadece birkaç dakikalık kısmını kapsıyor. Bu işin, oraya gelinceye kadarki aşamaları var malum... Yurda girişi, getirilişi, yapımı, yerleştirilmesi vb... Bu aşamalar da öncelikle istihbaratın görev alanına giriyor. Bizim bu noktada da ilgili birimlerin hizmetine sunduğumuz, sunabileceğimiz imkânlar da var elbette.
İhalelerde şeffaflık konusu
SSM’deki toplantıda gündeme gelen mühim konulardan biri de, ‘ihale süreçlerinin şeffaflığı’ydı.
Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de savunma sanayii alanındaki projeler hep yüksek maliyetli alımlar. Dolayısıyla, dedikodusu, iddiası hiç eksik olmaz bu alandaki işlerin. Çoğunlukla da ihaleyi kaybedenler tarafından fısıldanır o söylentiler...
Müsteşar Demir, SSM’nin alım döngüsü içindeki ihale sürecinin bu riski ortadan kaldırdığı görüşünde. “Şeffaflık konusunda endişemiz” yok diyor.
“Bazı projeleri tek kaynak verdiğimiz oluyor” diyen İsmail Demir, “Türkiye’de bu işleri yapan firmaların sayısı da yapabilecekleri işlerin niteliği de az - çok belli” sözlerinin ardından şu iki noktanın altını çizdi:
1.) Çeşitli eleştiriler alabiliriz ama önemli olan bu eleştiriler geldiğinde, bizim cevaplarımızı sağlam gerekçelendirme ve sözlerimizin arkasını doldurabilmemiz. Bu işin puanlama sistemi var, yerli sanayii geliştirme prensibi var... Bize mesela herhangi bir ihalede “Niye iki firma” diye sorulduğunda buna tatmin edici yanıt verebiliyoruz.
2.) Savunma sanayii öyle bir alan ki, kurumların bize bildirdiği ihtiyaçların mahiyeti, niteliği, takvimi gibi şartlar itibariyle, fiyat her zaman ve sadece en önemli unsur olmayabiliyor. Bu gerçeğin gözden kaçırılmaması lâzım.
NOT: Münhasıran o ihaleden bahis açılmadı ama SSM İbrahim Demir’in ihale süreçleriyle ilgili bu sözleri, geçen Cuma günü bu köşede yer verdiğim ( http://www.gazetevatan.com/murat-celik-1003049-yazar-yazisi-19-milyon-tl/ ) son ‘jammer ihalesi’ ile ilgili konuşulanlara da bir yanıt niteliğindeydi. En azından genel prensip olarak.