Haberin Devamı
Dünya enerji sektörünün kalbi gelecek ay Fransa’da atacak.
19-20 Kasım 2013 tarihlerinde, Uluslararası Enerji Ajansı Bakanlar Kurulu toplantısı var Paris’te.
ABD ve Rusya dâhil 26 ülkeden enerji bakanları ve Shell, Total, Siemens gibi sektörün dev markalarının CEO’ları iki gün boyunca bir arada olacak. Gündem, ‘Enerji arz güvenliği’ ve ‘İklim değişikliği’.
Ve bu önemli toplantının başkanlığını Türkiye’nin Enerji Bakanı yapacak.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile birlikte Güney Kore‘deyiz. Daegu kentindeki Dünya Enerji Kongresi’nde...
Bakan Yıldız ile Exco Kongre Merkezi’ndeki Türkiye Standı’nı ziyareti sırasında sohbet ettik. Yanımızda, alanında dünyaca tanınan, Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Fatih Birol da vardı.
Taner Yıldız’ın bir ay sonra Paris’te düzenlenecek o önemli toplantıya başkanlık edeceği haberini bu sohbette öğrenmiş olmak, hepimize Türkiye’nin gergin ve yorucu gündemine ne kadar mahkûm yaşadığımızı gösterdi bir kez daha.
Düşünsenize... Bir Türk bakan, dünya enerji sektörüne yön verenlerin buluşacağı zirvenin başkanlığına seçiliyor ve bu gelişmeden, ilgilileri dışında neredeyse hiçbirimizin haberimiz bile yok.
Sanırım; ‘Enerji Bakanı’ deyince aklımıza, “Doğalgaza zam var mı?”dan başka sorular da gelmesi gerekiyor.
Daegu’daki sohbette, konumuz “Yenilenebilir enerji”ydi.
‘Hazırladığı raporlar ile dünyada petrol fiyatlarını belirleyen adam’ olarak adlandırılan Fatih Birol, bu konuda dünyanın bulunduğu noktayı şöyle özetledi:
* Enerji sektöründe reklamların yüzde 95’i ama yatırımların sadece yüzde 1’i yenilenebilir enerji ile ilgili. Yani işin aslı, bu konuda bütün dünya tribüne oynuyor.
Bakan Taner Yıldız da, Birol’a şu örnekle destek verdi:
- Şimdi düşünün... Karnınız aç, sofraya oturmuşsunuz... Çorbayı ve ana yemeği yedikten sonra küçük bir tabakta getirdikleri “Salatadan da alır mısınız?” diye soruyorlar. Enerji sektöründeki ‘yeşil’, o salata işte.
Yıldız, bu sözlerine bir de ek yapıyor:
- Yalnız buna rağmen unutulmamalı ki; Türkiye’deki yenilenebilir enerji oranı, dünya ortalamasının iki katı.
Enerji gündemi ve Bakan Taner Yıldız ile konuştuklarımıza yarın farklı konu başlıklarıyla devam edeceğiz.
Kimin milli takımı!
Gerçekten ne acayip insanlar ile aynı havayı soluyoruz...
Daegu’da izledim A Milli Takım’ın Hollanda ile mücadelesini. Dünya 3’üncüsü olduğumuz 2002 Dünya Kupası’nda Ay - Yıldızlılarımızın kaldığı otelde...
Yerel saat ile sabaha karşı 03.00’te geçtim bilgisayarın başına.
Maçı izlerken Twitter’ı da takip ettim. Bu yüzden diyorum, “Aramızda ne acayip insanlar var” diye.
Bir bakan; (Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış) protokol tribünündeki yerini, üzerinde Milli Takım forması ve elinde Türk Bayrağı ile almış.
O siyasetçiyi seversiniz, sevmezsiniz ayrı mesele. Ama o görüntüyü ‘ti’ye almak neyin nesi?
O kişinin de, sizin gibi, benim gibi sadece bir ‘taraftar’ olarak heyecanlandığını düşünmek çok mu zor?
Garipsenecek, hele de dalga geçilecek ne var ortada?
Bir başka nokta...
Oynanan bir ‘milli’ maç. Hepimizin takımı o ‘Milli Takım’.
Evet, ben de Beşiktaş’ın bir futbolcusu milli forma ile öne çıkar, gol atarsa, bir kat daha fazla seviniyorum, tamam.
Fakat, yediğimiz golde Galatasaraylı savunma oyuncusu mu hatalı, Fenerbahçeli kaleci mi tartışmasının anlamı nedir mesela?
O oyuncular bir sezon önce ya da sonra o rakip takımın formasını giyebildiğine göre, neyin hesabıdır yapılan, anlayamıyorum.
KEŞKE...
Enerjimizi kısır tartışmalar ile tüketmesek.