“Milli Güvenlik Kurulu 26 Şubat 2014 tarihinde olağan toplantısını yapmıştır. Toplantıda;
A.
Ülke genelindeki güvenliği ilgilendiren hususlar ve yürütülen çalışmalar değerlendirilmiş; bu kapsamda halkımızın huzurunu ve ulusal güvenliğimizi tehdit eden yapılanmalar ve faaliyetler görüşülmüştür.
Ayrıca, önümüzdeki dönemde icra edilecek olan mahalli idareler seçimlerinin, huzur ve güven içinde gerçekleşmesine yönelik tedbirler gözden geçirilmiştir.(...)”
***
Yukarıdaki satırlar, önceki gün Çankaya Köşkü’nde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından kamuoyuna açıklanan basın bildirisinin ilk kısmını oluşturuyordu.
Özellikle 17 Aralık 2013 itibariyle ülkenin neredeyse tek gündem maddesinin, AK Parti hükümeti ile Fethullah Gülen cemaati ya da diğer adıyla ‘Hizmet Hareketi’ arasındaki gerginlik olduğu düşünüldüğünde, yukarıdaki açıklamada öne çıkan, hiç şüphesiz, “halkımızın huzurunu ve ulusal güvenliğimizi tehdit eden yapılanmalar ve faaliyetler” cümlesi oldu.
Bu cümle açıkça; artık sadece hükümetin değil, devletin de Gülen cemaatini ‘ulusal güvenliğe tehdit’ olarak gördüğünün kayda geçirilmesi anlamına geliyor.
***
Başbakan Erdoğan, 17 Aralık’tan bu yana Fethullah Gülen ismini hiç anmadı ama her konuşmasında hedefini daha net adlandırdı.
En son dün Burdur mitinginde, “Hoca” diye seslenen ve “Pensilvanya’da oturma” diyen Erdoğan, Gülen’in bir tek adını telaffuz etmemiş oldu.
Dolayısı ile MGK bildirisindeki o cümlenin hedefi de fazlasıyla açık ve net.
***
Muhabirlik yıllarımda onlarca MGK basın bildirisini canlı yayınlarda aktarmış bir gazeteciyim.
O metinlerde defalarca farklı ifadelerle aynı adrese yönelik cümlelerin yer aldığını biliyorum. Herkes biliyor.
Özellikle 1995, 96, 97, 98, 99 yıllarında yapılan hemen her MGK toplantısında, ‘iç tehditler’ ana başlığının altındaki ‘irticai tehditler’ bölümünde Gülen cemaati de masaya gelirdi.
Hatta...
O dönemlerde şimdiki gibi iki ayda bir değil, her ay yapılan toplantılardan birinde ele alınan raporun başlığının, “Gülen irtica” olduğu yönündeki haberlerin gazetelere yansıdığını hatırlıyorum.
***
Diyeceğim şu...
Tarihî 28 Şubat 1997 bildirisi de dâhil hiçbir MGK bildirisinde adı anılmasa da, 1995-2000 döneminde ‘tehdit’ olarak görülen yapı, neredeyse her toplantıda ele alınırdı.
Cemaatin adı anılmazdı ama yapılan açıklamalarda yer alan bazı cümlelerden neyin ne olduğunu herkes anlardı.
Aynı bugünkü gibi...
***
Galiba...
Devlette -gerçekten de- devamlılık esas!
***
Unutmadan...
Bugün 28 Şubat 2014.
Yakın tarihin en kritik MGK toplantısının, o meşhur 28 Şubat 1997 toplantısının 17’nci sene-i devriyesi.
KEŞKE...
Tarih, bu kadar da tekerrürden ibaret olmasa...
Devlette devamlılık esastır!
Haberin Devamı