“Türkiye bir hukuk devletidir. Ülkemizde, hesap sormayı yaptırıma dönüştürebilecek tek merci de hukuktur, devletin ilgili kurumlarıdır. Kimsenin sokağa çıkıp da, bu işi kendi başına yapma hakkı ve selahiyeti yoktur.”
Bu sözler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait.
Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki 33’üncü Muhtarlar Toplantısı’nda yaptığı konuşmada söyledi bunları.
Cumhurbaşkanı’nın böyle bir uyarıda bulunmaya ihtiyaç duymasının sebebini sanırım hepimiz biliyoruz.
***
Erdoğan, yine aynı konuşmada birkaç önemli noktaya daha vurgu yaptı.
“Türkiye’de kimsenin hayat biçimi sistematik bir tehdit altında değildir. Buna asla müsaade etmeyiz. 79 milyon vatandaşımızın tamamının Cumhurbaşkanı olarak herkesin hakkını, hukukunu, özgürlük alanını korumak benim görevimdir” dedi mesela.
“Biliyorum ki, dünyadaki ve ülkemizdeki herkesin aynı hayat biçimine sahip olma mecburiyeti yoktur. Bununla birlikte, hayat biçimlerine saygı anlayışı tek yönlü değildir, karşılıklıdır. Ezan okunmasına tahammül edemeyenlerin, müezzinin üzerine yürümesi ne kadar yanlışsa, namaz kılmayana karşı zor kullanılması da aynı derecede yanlıştır” da dedi.
***
Bitmedi...
Cumhurbaşkanı, yaşam biçimlerine karşılıklı saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizerken şu önemli tespit ve uyarıları da yaptı:
- Tüm bu hassasiyetleri hep birlikte ve herkes için göstermeliyiz. Her birimiz kendi mahallemizi savunurken diğer tarafta olanlara ‘oh olsun’ mantığıyla yaklaşırsak, arzu ettiğimiz toplumsal huzur ve barışı tesis edemeyiz.
- Bu toprakların ve üzerinde yaşayanların yıllardır ayakta kalabilmesinin sırrı, tüm farklılıklarının üzerinde ortak bir vatan ve millet bilinci inşa edebilmesi, müşterek bir gelecek tasavvuru oluşturulabilmesidir.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başında bulunduğu devlet adına şu garantiyi de verdi dün bir kez daha:
- Milletimizin varlığına ve birliğine yönelik saldırıların hesabını sormak da bizim en başta gelen görevimizdir. Hiçbir sıfat, hiçbir konu bu hesabın sorulmasına mani değildir.
Sonra da - yazının başına yerleştirdiğim - o ikazda bulundu Tayyip Erdoğan:
- Vatandaşlarımdan şu gerçeği de unutmamalarını istiyorum, Türkiye bir hukuk devletidir. Ülkemizde, hesap sormayı yaptırıma dönüştürebilecek tek merci de hukuktur, devletin ilgili kurumlarıdır.
- Kimsenin sokağa çıkıp da, bu işi kendi başına yapma hakkı ve selahiyeti yoktur.
Tüm kesimleri bu konuda dikkatli olmaya, hukuka riayet etmeye davet ediyorum.
- Burada, meşru olmayan yöntemleri kullanmak, hele hele şiddete başvurmak kesinlikle yoktur. Kimlerin şiddete başvurduğunu görüyoruz...
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu sözlerinin günlük yaşama yansıması noktası da en az içeriği kadar önemli.
Bunu gerçekleştirecek (ya da gerçekleştirmeyecek) olan ise bu ülkede devlet mekanizmasında yer alan kişi ve kurumlar. Onların icraatı...
Farklı yaşam tarzlarının eşit saygınlık görmesi...
İnsanların (yasaların izin verdiği çerçeve içinde) istediği şekilde yemesi, içmesi, giyinmesi, gezmesi, konuşması...
Başta kolluk kuvvetleri ve yargı olmak üzere devletin de her vatandaşına eşit yaşam hakkı tanıması.
Yani aslında Türkiye gibi bir ülkede olması gereken.
Cumhurbaşkanı “Teminatı benim” diyor.
Uygulayıcıların da, aksine davranan vatandaşların da dikkatine...