Çifte standart standartlaşınca...

Haberin Devamı

Galatasaray Real Madrid’e yenildi.

Maç sonunda Fatih Terim hakeme tepkiliydi.

Sonuna kadar da haklıydı Terim hakemden dert yanmakta.

Gayet gerçekçiydi hakem ile ilgili tespitleri.

“Maçı bizden alıp onlara mı verdi? Hayır; fakat o kadar güzel yerlerde o kadar iyi düdükler çaldı ya da çalmadı ki...” dedi.

“Real Madrid’in hakeme ihtiyacı yok” dedi.

Bu bakış açısı da kesinlikle doğruydu.

Doğruydu da...

‘Doğru’; yere, zamana, koşullara göre değişince, söylenen söz hafifliyor, etkisi azalıyor.

***


Süper Lig’deki herhangi bir maçın...

Galatasaray’ın galibiyetinde ‘hakemin dolaylı katkısının olduğu’ herhangi bir maçın sonunda...

Yenilen takımın teknik direktörü, “Elbette Galatasaray’ın galibiyetini gölgelemez ama hakem bizi ince ince doğradı” türünden bir açıklama yaptığında...

Kaybeden teknik adam, “Galatasaray büyük takım, zaten favoriydi ve hakemsiz de kazanırdı. Kazanmak için hakeme ihtiyacı yok” dediğinde bu sözler Terim’e ne ifade eder? Ya da ne ifade etti bugüne kadar?

***


Konu aslında Galatasaray ya da Fatih Terim’e özel değil.

Hatta futbola özel bir durum da değil sözünü ettiğim.

Konu şu:

Canı yanan, haksızlığa uğrayan, mağdur olan haklı olarak- isyan ediyor.

Ama aynı kişi; canı yanan karşısındaki olduğunda, haksızlık kendi lehine sonuçlar doğurduğunda susuyor.

Karşısındakinin mağduriyetini görmüyor, duymuyor, önemsemiyor.

Herkes bunu yapıyor.

Hepimiz böyleyiz.

Böyle olduğumuz için, yani çifte standartları standart hâle getirdiğimiz için de, her geçen gün daha fazla, inandırıcılığımızı kaybediyoruz.

Hepimiz.

*****


Rakibimin rakibi dostumdur!

Elbette taraftarların hepsi değil ama...

Galatasaray Real Madrid ile karşılaşıyor; Fenerbahçeliler ve Beşiktaşlılar “Hala Madrid” diyor.

Fenerbahçe Lazio ile oynuyor; Galatasaraylılar ve Beşiktaşlılar “Benim anne tarafım Romalı” esprileriyle İtalyanları destekliyor.

Beşiktaş Liverpool’dan tarihi fark yiyor; Fenerbahçeliler ve Galatasaraylılar, Beşiktaş’a “8eşiktaş” adını takıyor.

Şaşıranlardan, bu durumu garipseyenlerden değilim.

Barcelona taraftarının Real Madrid karşısında Galatasaray’ı,

Romalıların Lazio karşısında Fenerbahçe’yi,

Manchester United tribünlerinin Liverpool ile karşılaştığında Beşiktaş’ı desteklemesini garipsemiyorsak, aynı geleneğin bizde oluşması neden ters geliyor?

Futbolda kazanan artık sadece puan kazanmıyor. Yüklü miktarda para giriyor kazananın kasasına.

“Rakibimin rakibi dostumdur” diyenlerin mantığı şu:

“Rakibim Avrupa’da başarılı oldukça, elde ettiği gelir sayesinde daha da güçleniyor ve bu durum, içeride bana karşı avantaj sağlaması anlamına geliyor. Bu nedenle, rakibimin dışarıda da başarılı olmasını istemiyorum.”

Mantıksız mı?..

Futbolun endüstriye dönüşmesinin doğal sonuçlarından biri bu.

Endüstriyel futbolun, milliyetçilik karşısında aldığı net bir galibiyet.

KEŞKE...

Bankalar ve sigorta şirketleri müşteriyi yolunacak kaz olarak görmese.


DİĞER YENİ YAZILAR