Dün öğle saatleri...
Ankara Güven Hastanesi’nde, alışılmışın ötesinde bir kalabalık var.
Lobide bekleyenler; gencinden yaşlısına, meşhurundan pek tanınmayanına kadar, Türkiye’de futbolun en çok tartışılan insanları. Yani hakemler...
Hastanenin 3’üncü katında yatan Cüneyt Çakır’a geçmiş olsun demek, moral vermek ve şifa dilemek için oradalar.
**
Saat 13.00 civarında hastanedeki hareketlilik en üst seviyesine çıktı. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören geldi hastaneye.
Yanında TFF Yönetim Kurulu’ndan Servet Yardımcı ile Cengiz Zülfikaroğlu ve Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Zekeriya Alp vardı Demirören’in.
Cüneyt Çakır’ın babası, eski hakem Serdar Çakır karşıladı heyeti. İlk sözü de, “Cüneyt, ‘Başkanım beni yalnız bırakmaz’ demişti, haklıymış. Buraya kadar gelip yanımızda olduğunuzu hissettirmeniz öyle önemli ki... Hoş geldiniz” oldu.
**
Hastanenin 3üncü katında, Çakır’ın yattığı odada yapılan görüşme basına kapalı gerçekleşti. Çıkışta, TFF heyeti ve MHK Başkanı’nın aralarındaki sohbette altını çizdiği, hastane lobisindeki kalabalıktı. Yani zor gününde, hakem arkadaşlarının Çakır’ın yanına koşması...
Heyettekilerin sohbetinde, bu dayanışma ruhunun önemine vurgu vardı.
Lobideki hakemler arasında konuşulan ise İstanbul’dan gelen üst düzey konukların ziyaretiydi.
Eski hakemlerden biri, “Biz yıllardır işte hep bunun eksikliğinden dert yandık. Hep sahipsiz kalmaktan şikayet ettik. Bu ziyaret ile sahipsiz olmadığımızı hissettik. Zor günümüzde yanımızda olunduğunu gördük. Demek ki olabiliyormuş, demek ki çok zor bir şey istemiyormuşuz” dedi.
Sorumluluk duygusu ağır
Cüneyt Çakır, FİFA’nın en gözde 5 hakeminden biri.
Yani dünya futbolunda, alanında ilk 5’te yer alıyor.
Maçın 28’inci dakikasında hissettiği rahatsızlığa rağmen ilk 45 dakikayı tamamlamak istemesi muhtemelen işte bu gerçeğin yarattığı ağır sorumluluğun bir sonucu.
O dakikada oyunu durdurup 4’üncü hakemin yanına geldiğinde su içmesi, arkadaşından üzerinde taşıdığı mikrofon ve kulaklık sistemini düzeltiyormuş gibi yapmalarını isteyip dinlenmek için zaman kazanmaya çalışması da yine aynı psikolojinin neticesi büyük olasılıkla.
Devre arasında MHK Başkanı Zekeriya Alp’i arayıp devam edemeyeceğini söylediğinde, Alp’in, “Ne oldu, adalende mi bir sorun var?” sorusunu, “Evet” diyerek geçiştirmesi de yine bu nedenle belli ki.
Ve ambulans teklifini reddedip stattan hastaneye taksiyle gitmeyi tercih etmesi de...
Sırtındaki ağrı ve nefes almakta güçlük çekmesi, kalp krizi geçirdiğini düşündürmüş tecrübeli hakeme. Buna rağmen kimseyle paylaşmamış yaşadığı rahatsızlığın boyutlarını.
İlk gittiği hastanede durumu fark edilmiş ve Güven Hastanesi’ne yönlendirilmiş.
Babası Serdar Çakır, bir yandan eski bir hakem olarak, aynı alanda dünya markası olan oğlunun kariyeri ile ilgili kaygılanıyor ama asıl ve öncelikli olarak evladının sağlığının her şeyden önemli olduğunu söylüyor. Her baba gibi...
“Keşke hiç kendini zorlamasaymış, sıkıntı hissettiği anda bıraksaymış” diyor.