Afyonkarahisar’daki Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası’nda yapılan mühimmat sevkiyatı sırasında meydana gelen patlamada 25 asker yaşamını yitirmişti.
İhmaller zincirinin son halkasında, tam 25 asker şehit oldu Afyonkarahisar’da. Tarih 5 Eylül 2012’ydi.
O ihmaller zincirinin ortaya çıkarılması ve sorumluların hak ettikleri cezayı alması için başlayan dava, aradan geçen beş yılda sonuçlandırılamadı.
Askeri mahkemede başlayan yargılama, şimdi sivil mahkemede sürüyor. Sivil mahkemedeki ilk duruşmadaki tablo, yakın geleceğe dair umut veren türden değildi.
Acı hâlâ taze
2012’deki olayda evladını kaybeden bir baba bakın ne diyordu mahkeme salonunun önünde:
- Olayın üzerinden beş yıl geçti. Acımız halen taze. Beş yıldır sorularımıza askeri mahkemede cevap bulamadık. İnşallah burada cevap buluruz. Ben buraya sabah 04.00’te geldim. Fakat sanıklar yok. Tutuksuz yargılandıkları için katılmıyorlar. Ben sanıkların tutuklanmasını ve burada bizler gibi mahkemeye getirilmesini istiyorum .
Kedi değil evlat kaybettik
Beş yıldır evlat acısıyla yaşayan bir diğer baba da şu sözlerle ifade ediyordu duygularını:
- Hâlâ evlatlarımızın acısını yaşıyoruz ve yaşamaya da devam edeceğiz. Bir buçuk saattir dışarıda , mahkemeye girmek için bekliyoruz. Bizim gibi sanıkların da gelip mahkemede bulunmasını istiyoruz. Ayrıca sanıkların halen maaş almalarını da kabul etmiyoruz. Biz kedi kaybetmedik, evlat kaybettik. Lütfen bu konuda daha duyarlı olmanızı istiyoruz. Ayrıca askeri mahkemenin almış olduğu kararları da kabul etmiyoruz .
3 günlük askerdi
Ve bir şehit annesinin gözyaşları içinde söyledikleri...
- Üç günlük askerin ne işi var depoda ? Askerlik yaptığı depoyu bile tam anlamıyla bilmeyen evladı mın acısıyla yanıp kavruluyorum ben beş senedir. Evladımı patlamadan üç gün önce askerlik vazifesini yapmak için gönderdim. Benim evladım üç günlük askerken ne işi var mühimmat deposunda ?
Bu kadar mı zor?
Bir dava, beş yıldır neden sonuçlandırılamaz?
Velev ki askeri mahkeme olduğu için…
Bakalım şimdi ne, nasıl olacak? Sivil mahkemenin performansını da göreceğiz.
Umarım bir beş yıl daha devam etmez yargılama.
Mahkeme heyetinin ilk duruşmadaki tavır ve yaklaşımı, umut verici değil maalesef.
Hukukçu değilim.
Ama insanım...
Evlat acısı yaşamış 25 ebeveynden sadece üçünün sözlerini aktardım yukarıda. Diğerler anne babaların, kardeşlerin duyguları, isyanları da farklı değil muhakkak ki.
Evlat acısı bu. Başka bir şeye benzer mi? “Düşmanım yaşamasın” derler…
“Kedi kaybetmedik, evlat kaybettik” diyor bir baba. Daha ötesi var mı?
O çocuklar geri gelmeyecek.
O acıyla yaşamaya devam edecek olan o ailelerin tek bir isteği var.
Adil, hakkaniyetli bir yargılama süreciyle, sorumluların tespit edilip hak ettikleri cezaya çarptırılmaları. Ve adaletin bir an önce tecelli etmesi.
Bu çok mu zor?
Bu kadar mı zor?