Hem yeni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu, ‘yeni Türkiye’ hedefine ulaşmak konusunda kararlı görünüyor.
Şüphesiz olumlu bir durum bu. Zira o ‘yeni’ sözcüğü, doğal olarak ‘daha iyi, daha güzel’ anlamını taşıyor. Hedef bu yani. Her alanda, her konuda daha iyi, daha güzel, daha gelişmiş, daha güçlü, daha medeni; nihayetinde daha yeni bir ülke.
Böyle bir hedefe ancak, evrensel gerçeklerin yanı sıra, ‘bize dair’ eski tecrübelerden ders çıkartarak ulaşılabileceğine şüphe yok.
Ekonomide, dış politikada, ülke güvenliğinde, sağlık, eğitim vb alanlarda, iç politikadaki demokrasi geleneğinde ve aklınıza gelecek her alanda ‘yeni Türkiye’ hedefini seslendiriyor ülkeyi yöneten kadrolar.
Hedeflenen; mevcut sorunların çözüleceği, eski hastalıklardan kurtulacak, yenilerini yaşamayacak ve nihayet, bütünü itibariyle, dünyanın birinci liginde yer alacak bir Türkiye.
Pekiyi böyle bir hedefe, sadece ülkeyi yönetenlerin icraatı ile ulaşılabilir mi?
Bu hedefe ulaşmak için herkesin yapacakları ya da yapmayacakları yok mudur?
***
‘Yeni Türkiye’ hedefine dair genel prensipler ile makro hedefleri dinliyoruz, okuyoruz.
Benim de ‘mikro’ beklentilerim var ‘yeni Türkiye’den.
Mesela, yeni Türkiye’de;
Her bayram tatilinde yüzlerce trafik kazası yaşanmasa, yüzlerce insan ölmese / yaralanmasa.
Yeni Türkiye’de mesela;
Her yaz, denizler, göller, göletler, akarsular ve sulama kanallarında çoğu çocuk onlarca, yüzlerce canımızı kaybetmesek,
Mesela yeni Türkiye’de;
Uyuşturucu artık ilkokul kapılarında satılmasa, çocuk yaştaki evlatlarımız bu ölümcül zehrin tehdidi altında yaşamak zorunda kalmasa.
Yeni Türkiye’de mesela;
Polis, kitlesel gösterilere, sokak eylemlerine müdahale etmek zorunda kalırsa, gaz kapsüllerini doğrudan insanları hedef alarak değil, olması gerektiği gibi ateşlemeyi öğrense.
Mesela yeni Türkiye’de;
İnsanlar, kendi dünyalarından olmayanlara adeta düşmanmış gibi bakmasa, öyle davranmasa.
Yeni Türkiye’de mesela;
Bir baba ya da anne, küçücük evladının cansız bedenini çuval ya da karton kutu içinde taşımak zorunda kalmasa.
Mesela yeni Türkiye’de;
Cehalet prim yapmasa, cahil cesaretinin gerçek cesaret olmadığı idrak edilse.
Yeni Türkiye’de mesela;
Çocuklara yönelik cinsel istismar ve kadına yönelik şiddet vakalarının gereği, hiç tartışılmayacak netlikte ve kararlılık ile yapılsa. Ve böylece bu ülke, bu çağda, bu ayıp ile yaşamaktan kurtulsa.
Mesela yeni Türkiye’de;
LGBTİ bireylerin, korkulacak, çekinilecek, kaçılacak, kaçınılacak, dışlanacak, aşağılanacak, öldürülecek insanlar olmadığı gerçeğini herkes içine sindirse ve buna göre davranmayı başarsa. Aynı şekilde LGBTİ bireyler de, topluma entegre olmak için üzerlerine düşeni yapsa.
Yeni Türkiye’de mesela;
Başta futbol olmak üzere sporu, düşmanlık değil dostluk vesilesi olarak yaşasak. Sportmenlik ruhuna aykırı davrananların, kim olursa olsun, ağır şekilde cezalandırılması ve hatta tasfiyesi konusunda atılacak adımlara, o kişiler ile aynı renklere gönül vermiş olanlar da destek verse. Hatta her camia kendi içindeki kötü örnekleri kendi ayıklasa.
Mesela yeni Türkiye’de;
İnsanlar kendi eksik ve yanlışlarını düzeltmek yerine, başkalarından kötü örnekler verme alışkanlığından vazgeçse.
Yeni Türkiye’de mesela;
Herkes artık söylediğini yapsa, yaptığını söylese. Tam aksini değil.
Ve mesela yeni Türkiye’de;
Çifte standartlarla hareket etmek, standart davranış şekli olmaktan çıksa.