Balbay’dan mektup var

Haberin Devamı

Ergenekon Davası sanığı, milletvekili ve gazeteci Mustafa Balbay’dan bir mektup geldi dün.

Avukatları aracılığıyla Ankara’da görev yapan bazı meslektaşlarına el yazısıyla “Merhaba” diyor Balbay.

Ben okudum, siz de okuyun istedim Sincan L-1 Cezaevi F6 Alt Koğuşu’ndan gelen mektubu. Çünkü içinde hem haber var, hem de yıllardır cezaevinde olan bir insanın ruh hâlini yansıtan unsurlar.

***


“Sevgili Murat Çelik,

Sevgili Meslektaşım,

Ankara’ya gelince ‘Merhaba’ demek istedim.

Başkente özgür dönmek, Meclis’in sık sık basın bölümünde olmak, Türkiye’yi, dünyayı, her şeyi konuşmak isterdim. Bir gün onun da olacağına inanıyorum.

Her şeye rağmen Ankara’ya, ruhen tam bir özgürlük içinde geldiğimi hissediyorum. Meclis’in açılmasıyla birlikte milletvekilliği sorumluluğunu yerine getirmek için tüm olanakları zorlayacağım.

Ergenekon davasının yakın bir süreçte Yargıtay’a geleceğini dikkate alarak, Ankara gazeteciliğinin daha çok gündeminde olacağını düşünüyorum.

Gelinen noktada davanın 5 ayağı oluştu; Yargıtay, siyaset, toplum, medya ve uluslararası kamuoyu. Bunların toplamından, sonuçta hukukun üstün geleceğine inanıyorum.

Davanın Silivri bölümünde duruşmalar ilerledikçe gerçekler ortaya çıktı. Vatan, bu süreçte gazetecilik sorumluluğunu yerine getirdi. Pek çok Vatan yazarı, davanın hukuki, siyasi, insani boyutunu sütununa taşıdı. Onlarla birlikte ben de tam bir ‘Vatan’sever oldum. Bunun için çok teşekkür ediyorum.

Ergenekon başta olmak üzere, son dönem davalarının acı taraflarından biri, mesleklerin yargılanması ve mesleklerden terör faaliyeti üretilmesidir. Bunun başlıca kurbanlarından biri benim. Bu bağlamda arkadaşlarımın ulaştıracağı ‘SAVUNMA’ kitabına göz atmanı dilerim.

Sevgili Murat Çelik kardeşim,

Hapishane için kullanılan tanımlardan biri şu:

Hiç kimse girdiği gibi çıkmaz.

Ben de çok şey gördüm, öğrendim; yılları boşa geçirmemeye çalıştım, çalışıyorum. Kendimi daha güçlü ve daha çok şey yapabilir hissediyorum.

Kalemi elden bırakmayacağım, milletvekilliğinin de gücüm yettiğince hakkını vereceğim.

Türkiye’nin sorunlarına duyarlı herkes bir yanıyla ‘Çarşı’lı oldu. Ben de öyleyim.

Özgürlükte görüşmek dileğiyle sana ve senin şahsında tüm Vatan çalışanlarına selamlar, sevgiler sunuyorum.

İyi çalışmalar.

Mustafa Balbay.”

***


Sevgili Balbay,

Meslektaşların olarak bizler de sana selam ve sevgilerimizi iletiyoruz.

Ankara’ya da “Çarşı”ya da hoş geldin diyeceğim ama bu geliş, henüz ‘hoş’ bir geliş değil maalesef.

Bizlerin değil, asıl; Gülşah Hanım, Yağmur ve Deniz’in sana “Hoş geldin” dediği günü yaşamanız dileğiyle...

Allah bir an önce kurtarsın.

Bir kere de şaşırt be PKK!

PKK; devlet / hükümetin taahhütlerini yerine getirmemesini gerekçe gösterip, “Ateşkese devam ama çekilmeyi durdurdum” dedi. Sanki yaşlı ve hasta örgüt üyelerini bu vesile ile tahliye etmekten öte ciddi bir çekilme gerçekleştirmiş gibi, “Durdurdum” diyor örgüt.

Ahmet Türk de bu kararı şöyle savunuyor:

“Karşı tarafın ne yapacağını bilmediğiniz zaman bütün güçleri çıkarmanız, bir hayal kırıklığı yaratacaktır.”

Mevzu öyle bir noktaya geldi ki; zannedersiniz PKK bir ‘terör örgütü’ değil, bir sivil toplum örgütü.

Hatta, kendini korumaya çalışan bir ‘barış gücü’!

KEŞKE...

Hariçten gazel okumak bu kadar kolay ve bu kadar moda olmasa.

DİĞER YENİ YAZILAR