Aşkın böylesi! Ya bir de sevmese

Haberin Devamı

Meşhur sözdür: “Bir insanı tanımak için ya borç ver, ya birlikte seyahate çık” derler, bilirsiniz.

‘Borç vermek’ bir yana, ‘insan’ ile birlikte o insanlardan müteşekkil ‘toplum’u tanımanın yolu da ‘yollar’dan geçiyor.

***


Yollardaydım hafta sonu...

Susurluk’tan çıktı yazı. ‘Yol üstü lezzet durakları’ndan birinden.

Arka masada iki genç çift...

Gelir ve eğitim düzeylerinin Türkiye ortalamasının üstünde olduğu her hallerinden belli. Muhtemelen tatil yolundalar.

Yüksek sesle yaptıkları sohbetten, çiftlerden birinin yeni, diğerinin ise 10 yıllık evli olduğunu öğreniyoruz.

Masadaki iki erkek, tostlarını yedikten sonra otomobillerinin başına gidiyor.

Kadınlar baş başa kalıyor arka masamızda.

***


Kıdemli evli kadın (ki o da öyle yaşlı değil, 40’larında), çiçeği burnunda geline sorular soruyor.

- Ne kadar oldu siz evleneli?

- Temmuz’da bir sene olacak abla.

- Mutlusun değil mi? İyi davranıyor kocan sana...

- Vallahi, aslında biliyorsun; aile yapısıyla, alışkanlıklarıyla pek aynı dünyanın insanları olduğumuz söylenemez. Ama öyle iyi bir insan ki... Hiç kötülük bilmez.

- Çok iyi... Çok şanslısın. Bizim kızlar hep “Onun gibi bir çılgını da ancak böyle bir adam uslandırırdı zaten” diyorlar senin için.

- Öyle valla abla. Nazar değmesin, çok mutluyum ve çok seviyorum kocamı.

- Ne güzel. Ne mutlu sana. Güvenli ve sakin bir liman...

- Öyle, öyle... Geçmişte yaşadıklarımdan sonra ihtiyacım varmış.

- Ne çok saçma sapan insan girdi gerçekten geçmişte senin hayatına yahu. Bir ara ben bile yoruluyordum senin trafiğinden ve başına gelenlerden.

- Sorma, sorma... Ama bak sonunda, o kötü tecrübelerden ders çıkarmışım demek ki. Doğru adamı buldum nihayet.

***


İki kadının, derin ve yüksek perdeden yaptıkları bu sohbete sadece biz değil, yakındaki diğer masalardakiler de kulak misafiri oluyor.

“Ne güzel...” diye geçiriyorum içimden. “Şanslı iki genç insan... Birbirlerine aşık, birbirlerinin kıymetini bilen...”

Devam ediyor kadınların sohbeti.

40’larındaki kadın, bu defa (bilgece değil, bilmişçe) tavsiyelerde bulunmaya başlıyor, 25-30 yaşlarındaki yeni evli arkadaşına.

- Bak, yakaladığın bu şansı iyi kullan. Bu adamı iyi kullan aslında. Akıllı ol tamam mı?

- Tabii, tabii... Biliyorum abla. Aynen öyle yapıyorum zaten. Çözdüm ben işi canım çoktan. Bugüne kadarkilerin hepsi beni nasıl yordu biliyorsun. Akıllandım artık.

- Hah, onu diyorum işte ben de. Bak hep biraz gizemli olacaksın tamam mı? Ne zaman ne yapacağını tam bilemeyecek kocan. Arada da, kıskandıracaksın hafiften.

- Tabii, tabii... Aynen... Biliyorum, öğrendim artık. Bir de, ‘kadın- erkek eşitliği’ deyip duruyoruz ama o kadar da eşit olduğumuzu hissettirmeyeceksin erkek milletine.

- Aynen kızım...

- Ben ‘beceriksiz’i oynuyorum... Çünkü senin her işin üstesinden gelebileceğini düşünürse k.çını kaldırmıyor adamlar. (Gülerek...) Tecrübeyle sabit.

- Vallahi aferin sana. Sen çözmüşsün mevzuyu.

- Çözdüm, çözdüm... Mesela diyorum ki, “Hayatım sen şunu çok güzel yapıyorsun, sen bunu harika hallediyorsun, sen çok güçlüsün” falan... Garibim de her şeye koşturuyor.

- (Kahkahayla...) Ohh, ohh... Tabii çok mutlu olursun kız. Tabii çok seversin. Bulmuşsun böyle adamı.

***


Erkekler yaklaşıyor o arada masaya. “Haydi gidelim” diyorlar.

Fırlıyor yerinden genç kadın, “Aşkım...” diye. Kocaman bir öpücük konduruyor kocasının dudaklarına.

Uzaklaşıyor dördü birlikte...

Hemen ötedeki masalardan birinde oturan, bizim jenerasyondan başka bir erkek ile göz göze geliyoruz o anda. Belli ki o da baştan sona kulak misafiri olmuş kadınların ‘içten’ (!) sohbetine.

“Maşallah ne çok seviyormuş! Sevmenin böylesi! Ya bir de sevmese ne olacaktı Allah bilir” diyor adam bizim de duyabileceğimiz şekilde.

Sonra da ekliyor: “Boşuna dememişler, ‘Türkiye’de hiçbir iyilik cezasız kalmaz’ diye...”

Gülümsüyorum sadece... Hesabı istiyoruz...

Evet, birçok ebeveyn bu tür tavsiyelerle yetiştiriyor kızlarını, oğullarını artık. Dolayısıyla da toplumda, sayıları günden güne artıyor bu tür kadın ve erkeklerin.

Ama biliyorum ki, bütünü temsil etmiyor bu örnekler. Ya da en azından öyle olduğunu umuyorum.

*****


KEŞKE...

Korkunun ecele faydası olsa.

DİĞER YENİ YAZILAR