Üç gün önce, 1 Temmuz 2017 Cumartesi günü bu köşede, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un, uyuşturucuyla mücadele konusunda VATAN’a özel açıklamaları yer aldı.
( http://www.gazetevatan.com/murat-celik-1080941-yazar-yazisi-uyusturucuyla-mucadeleye-var-miyiz-/ )
Kurtulmuş’a konuyla ilgili mesai veren bir hükümet üyesi, bir siyasetçi olarak değil; bir ‘baba’ olarak düşüncelerini de sordum.
Çünkü bu illet, kurbanı olan çocuklar ve gençler ile birlikte onların kardeşlerini, ebeveynlerini ve diğer aile üyelerini de doğrudan etkiliyor.
AMATEM’deki dramatik örnekler
‘Baba’ Numan Kurtulmuş, AMATEM ziyaretinde gördüklerinden çok etkilenmiş.
Umut veren, mutlu eden başarı hikayelerinin olduğunu söylese de, Kurtulmuş orada, dramlarına şahit gençlerin kendi çocuklarından biri olabileceğini düşünmüş.
“Uyuşturucuyla bir şekilde tanışan ve hayatları bir şekilde mahvolan bu çocukların hepsi aslında bizim evladımız” dedi Başbakan Yardımcısı.
Ardından da “Her birimizin evladı bu potansiyel risk ile karşı karşıya. Bu hazin durum bizim çocuklarımızın da başına gelebilir” diye devam etti.
Ve aileler...
“Ben bu mağdurların aileleriyle de tanıştım. O annelerin, babaların, kardeşlerin, eşlerin çaresizliğini gördüm. İnsanın içi acıyor o dramları görünce” diyen Numan Kurtulmuş tanık olduğu iki anekdotu şöyle anlattı:
- Mesela biri, “Ben tam uyuşturucuya başladığımda evlendim, sonra çocuğum oldu. Nasıl evlendim, nasıl çocuğum oldu hiçbir şey bilmiyorum. Dört yıldır bıraktım, şimdi insan olduğumu fark ediyorum, yeniden doğdum” dedi.
- Bir başkası mesela annesiyle gelmişti. Annesine diyordu ki, “Anne sen ne güzel yemek yapıyormuşsun.” Annesi “Evladım ben hep aynı yemekleri yapıyordum” diye cevap veriyordu. Çocuk yemeklerin tadını bile alamıyor, düşünün.
Numan Kurtulmuş sözlerini şöyle tamamladı:
- Bunlar bizim çocuğumuz da olabilir. Bu çok büyük ve zor bir durum. Sadece kullananı hayattan koparmıyor, bütün çevresini kahrediyor, hayata küstürüyor. Çok büyük bir dram. Allah bütün evlatlarımızı korusun. Biz de, hepimiz, kendi payımıza ne düşüyorsa yapalım.
Bir AMATEM anısı da benden
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş AMATEM’de karşılaştığı manzara üzerine işte bunları söyleyince, yıllar önce haber için gittiğim o merkezde şahit olduklarım geldi aklıma,
Tedavilerine devam edilen madde bağımlısı gençlerin aileleriyle birlikte geldiği AMATEM’de gördüklerimin etkisinden günlerce kurtulamamıştım.
O çocuk yaştaki gençlerin gözlerindeki ifadeyi tarif edecek sıfat bulmakta zorlandığımı hatırlıyorum.
Öfke ile hüznün karışımı vardı hepsinin bakışlarında.
Aynı zamanda hem vurdumduymazlık hem çaresizlik...
Vücut dilleri başka başka şeyler söylüyordu. Kimi bir köşede çömelmiş, boşluğa bakıyordu donuk gözlerle; kimi volta atıyor, kimi yerinde duramıyor adeta zıplıyordu olduğu yerde...
Bana da iki doz versin!
Doktorlar, vakanın durumuna göre haftada bir ya da iki gün sakinleştirici ilaçlar veriyordu bazı bağımlılara.
Gide gele tanışmış olan çocuklar birbirlerinin bu ilaçlarını ve dozlarını bile takip ediyorlardı. Mesela doktorun bir doz ilaç verdiği biri babasına çıkışıyordu, “Bak ona iki doz verdiler. Sen de konuş doktorla, bana da iki doz versinler. Bir doz yetmez bana” diye. Oğlunun yüksek perdeden bu isyanının o baba üzerinde yarattığı etkiyi inanın görmek istemezdiniz. Hem o gencin hem de o babanın hâli insanın yüreğini burkuyordu. Örnekleri uzatmayacağım.
Tek söyleyeceğim; lütfen duyarsız kalmayın bu mevzuya.
Gelin ilgilenin, el verin, destek verin uyuşturucuyla mücadele konusuna.