Başlıktaki soru bana ait değil.
Ankara’da, devletin üst kademelerinde son günlerde ağırlık kazanan görüş işte bu soru ile ifade ediliyor.
Adil Öksüz ismi bilinçli olarak mı ön plana çıkartıldı?
Öksüz Ankara’nın önüne atılan bir yem olabilir mi?
Adil Öksüz gündemde en öne çıkartıldı, ilgi odağına dönüştürüldü; kamuoyu, medya ve devlet onunla meşgul olurken, bu yolla daha önemli biri (ya da birileri) gözlerden uzak mı tutuldu?
Bütün bu sorular devletin zirvesinin zihnini çok ciddi boyutta kurcalıyor şu son günlerde.
Daha da önemlisi bu olasılık, günden güne daha da itibar görüyor.
***
Başına 4 milyon TL ödül koyuldu. 16 Temmuz’dan bu yana hep o konuşuluyor.
FETÖ’nün Hava Kuvvetleri imamı olduğu söylendi önce. Son haberler örgüt içinde daha da üst düzeyde yer aldığı, FETÖ’nün TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) imamı olduğu yönünde.
Darbe girişiminin ardından sırra kadem bastı.
Kimileri, ‘mülteci’ görüntüsünde deniz yoluyla Yunan adalarından birine geçmiş bile olabileceğini söylese de, başkentin kritik adreslerinde Öksüz’ün halen Türkiye sınırları dahilinde olduğu görüşü hakim.
***
Yurt dışına mı çıktı?
İncirlik üzerinden ABD’ye mi gitti?
Onu koruyan gizli bir güç mü var?
Hakkındaki soru işaretleri bitmiyor.
İşte bu ortamda gündeme geliyor yazının başlığındaki soru.
Acaba Adil Öksüz, hedef saptırmak ya da birilerini gizlemek için öne çıkartılan ama aslında gösterildiği kadar kıymetli olmayan biri mi?
Bu çok önemli bir soru olmakla birlikte, beraberinde öyle bir başka soruyu daha getiriyor ki, zaten karmaşık olan durum iyiden iyiye içinden çıkılmaz hale geliyor.
“Acaba aslında bir piyon mu” sorusunu takip eden, o bahsettiğim soru şu:
“Örgütün çok da önemli bir mensubu olmadığı algısı maksatlı olarak mı oluşturuluyor? Yani Adil Öksüz, değersizleştirilerek gündemden düşürülmeye, unutturulmaya ve bu şekilde mi korunmaya çalışılıyor?
***
Haydi gelin, çıkın işin içinden.
Bu Ankara gerçekten çok başka bir yer...