“Bu kolluk kuvvetlerini ilgilendiren bir konu. Türk makamlarına güveniyoruz. Son derece olağanüstü emeği takdir ediyoruz. Polisler çok çalıştı bu davayı sonuçlandırmak için. Mağdurun cesedi bulundu. Ailesine başsağlığı diliyoruz. Türk makamları da yakından ilgilendiler ve şefkatli çalıştılar. FBI Sarai için de geldi mi, benim haberim yok. Türk Polisi’nin Facebook ve iletişim bilgileri hakkında bir çalışması oldu.”
İstanbul’da bir Amerikan vatandaşı ölü bulundu. Ankara’da, Amerikan Büyükelçisi hayatını kaybeden vatandaşı ile ilgili olarak işte bunları söyledi.
Sadece bunları...
Önceki gün ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ile buluşmamız bir buçuk saate yakın sürdü.
Gündemdeki hemen her konuda uzun uzun konuşan Büyükelçi’nin ağzından adeta cımbızla çektik, vatandaşının sır dolu ölümü hakkındaki bu birkaç cümleyi.
Doğrusu, Ricciardone’nin bu tavrı şaşırtıcı geldi bana.
Tek bir vatandaşı için gerektiğinde tabiri caiz ise dünyayı ayağa kaldırmasına alışık olduğumuz ABD’nin, Sarai Sierra dosyasına bu denli ‘nötr’, bu derece ‘mesafeli’ durması bir tek bana mı ‘ilginç’ geliyor?
Yapmayın şunu, komik oluyor
Gazetelerin Ankara temsilcileri, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin konuğuydu önceki gün.
Büyükelçilik Konutu’nda gerçekleşen buluşmada, masada tam 16 gazetenin temsilcisi vardı.
Büyükelçi hemen her konuda konuştu.
Açıklamalarının bir bölümü ‘manşetlik’ti. Nitekim (görmüşsünüzdür) dünkü gazetelerde hak ettiği şekilde büyükçe yer aldı Ricciardone’nin açıklamaları.
Yalnız bir mesele var...
Bu tip buluşmalarda, toplu fotoğrafın yanı sıra her habercinin haber kaynağı ile ‘ikili’ pozu da çekilir.
Gazeteler de doğal olarak, genellikle kendi çalışanının fotoğrafını kullanmayı tercih eder. Altına da (dün de bir - ikisi hariç hepsinde olduğu gibi) “Aralarında Ankara Temsilcimizin de bulunduğu gazeteciler...” diye yazılır o karenin.
Dün baktım, o bir iki gazetede, o yayın organının temsilcisi meslektaşımızın Büyükelçi ile tokalaşma fotoğrafı; altında da, “ABD Büyükelçisi Ankara Temsilcimiz X Y’ye konuştu” şeklinde bir fotoğraf altı cümlesi!
Zannedersiniz ki, ikili baş başa görüşmüş. Özel röportaj yapılmış.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ya da diğer siyasi/yetkililerin seyahatlerinde, uçakta çektirilen ‘ikili fotoğraf’lar vasıtasıyla da zaman zaman karşılaştığımız, haberi ‘özel’leştirme girişimi nin son örneği.
O arkadaşlarımız, İstanbul’daki haber merkezlerine “Ben özel görüştüm” demeyeceğine göre, iki ihtimal kalıyor; onlar da, İstanbul’daki editoryal kadronun, ya ‘Ankara Temsilcisi’ne jest’ ya da ‘okur üzerinde etkili olsun’ diye bu tür bir fotoğraf altı yazması.
Ama buradan açıkça söylemekte fayda var:
Sevgili arkadaşlar, bunu yapmayın. Gerek yok.
Çünkü bu ‘jest’ ya da ‘etkileyici’ değil, sadece ‘komik’ oluyor.
KEŞKE...
Zaman içinde görüşlerde oluşan değişimler konusunda; kendimizinkini ‘gelişim’, başkalarınınkini ‘döneklik’ olarak görmesek.