Hollanda ile Türkiye arasında devam eden gerginliği biliyorsunuz.
Bugün seçime giden Hollanda’da politikacıların halka neyi nasıl anlattığına dair somut bir örnek var yakın geçmişten.
Geçen Haziran ayında Lahey, Amsterdam ve Rotterdam’daydım.
Oradan dönüşte yazdığım yazıyı tekrar aktarmam gerekiyor.
Bugün ayrı bir anlam ve öneme sahip oldu çünkü 14 Haziran 2016 tarihinde bu köşede yer alan o yazı.
Buyurun...
***
Parasını biz verdik !
‘Evet, onları siz ülkenizde barındırıyorsunuz ama parasını biz ödüyoruz. 3 milyar Euro verdik Türkiye’ye.”
Bu cümle Hollandalı bir şoföre ait. Bu ülkede kiraladığım aracın özel şoförüne...
***
Tarih 9 Haziran 2016. Yani geçen Perşembe...
Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik’in Hollanda temaslarını izlemek üzere bu ülkedeyiz.
Rotterdam’da, kiraladığım aracın şoförü ile sohbet ediyoruz...
Türk olduğumu öğrenince, söz Suriyeli sığınmacılardan açılıyor.
Sıradan bir taksi şoförü değil muhatabım. Eğitimli, gündemi takip eden bir Avrupalı...
***
“Buraya da geldiler. Hollanda’da da çok Suriyeli var” diyor direksiyondaki Hollandalı.
“Çok mu?” diyorum şaşkınlığımı belli ederek...“ Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı sayısı 3 milyona dayandı” diye devam ediyorum.
Diyalog aynen şu şekilde sürüyor:
- Doğru, tabii ki sizin ülkenizdeki kadar çok değil. Ama parasını biz ödüyoruz.
- Nasıl yani? Avrupa şu ana kadar sadece birkaç yüz milyon Euro gönderdi, o kadar.
- Olur mu? Avrupa Birliği olarak 3 milyar Euro verdik Türkiye’ye.
- Kesinlikle yanlış biliyorsunuz. Birincisi; 3 milyar Euro AB’nin Türkiye’ye gönderme sözü verdiği rakam ama henüz ödenmiş değil. İkincisi; bu para zaten Türkiye’ye ödenmeyecek. Türk makamları üzerinden doğrudan Suriyelilerin ihtiyaçlarının karşılanması için aktarılacak.
- Ben, Avrupa olarak 3 milyar Euro yolladığımızı biliyorum.
- Hayır. Yanlış biliyorsunuz. Durum dediğim gibi. Türkiye’nin o insanlar için bugüne kadar harcadığı para da 10 milyar Euro civarında.
- 10 milyar mı? Türkiye o kadar zengin mi?
n Böyle bir kaynağı tamamen insani bir konuya ayırabilecek kadar güçlü ve zengin bir ülke Türkiye. Rahatsız olduğumuz nokta ise Türkiye’den çok daha zengin olan, işte mesela Hollanda gibi, Avrupa ülkelerinin, Suriye’den kaçan milyonlarca insan hakkındaki tutumu. Bakın işte siz de konuyu sadece ödenen para miktarı üzerinden değerlendiriyorsunuz.
***
Kiralık aracın - eğitimli, çok iyi derecede İngilizce konuşan, dünyayı takip eden, gündeme hakim - sürücüsü ile aramızda geçen diyalog bu işte.
AB ile Türkiye arasındaki ‘Suriyeli sığınmacılar’ gündeminin, Avrupa kamuoyuna nasıl yansıtıldığının çarpıcı bir örneği bu sohbet.
Avrupalı siyasetçilerin kendi ülkelerinde yaşayan insanlara neyi nasıl anlattıklarının somut bir göstergesi.
Ve dolayısıyla, AB ülkelerinde sokaktaki insanın zihnindeki çifte standardın nasıl oluşup şekillendiğinin.
***
Tam 9 ay önceki yazı bu.
Yorum sizin…