Haberin Devamı
Başlıktaki, İzmirli Ayakdaş firmasının Gabon’dan aldığı sipariş.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gabon, Nijer ve Senegal’i kapsayan gezisine toplam 138 iş adamı katıldı.
(‘İş adamı’ diyorum zira heyette - maalesef - hiç ‘iş kadını’ yok.)
Birçok Türk firması Türkiye’den -sadece fiziksel olarak değil yıllardır zihnen de- binlerce kilometre uzakta olan bu coğrafyada yeni yatırım imkanlarını, en azından araştırma noktasına geldi bu seyahatte.
Erdoğan da açıkladı;
İstanbul’dan kalkan uçağın taşıdığı, sadece 138 sermaye sahibi değil.
O uçağın kabininde aynı zamanda; tam ‘164 milyar Amerikan Dolarlık iş hacmi ve 12 milyar dolarlık ihracat kapasitesi’ seyahat ediyor.
Bu bilginin yanına, gezinin ikinci durağı olan ‘Nijer’in, yıllık toplam ihracatının 1,2 milyar dolar (yani uçaktaki Türk iş dünyası temsilcilerinin oluşturduğu yekünün onda biri) olduğu’nu eklersek, tablo daha net çıkıyor ortaya.
Yazının başına dönelim...
Gezinin ilk gününde, Gabon’un başkenti Libreville’de, iki ülke iş adamlarının bir araya geldiği toplantıda, İzmirli Ayakdaş firması ilk somut ihracat anlaşmasını imzaladı.
Gabonlu ithalatçı firma, Türk üreticiye 10 bin çift ayakkabı siparişi verdi.
10 bin çift, ‘beyaz rugan’ ayakkabı...
Bu sipariş üzerine Türk heyetinde, “Demek ki, siyah Gabonlu erkekler arasındaki moda, beyaz (rugan) ayakkabı” yorumu yapıldı.
Heyetteki Beşiktaşlılar da, “Bizim sloganımız ‘yer siyah, gök beyaz’; ayakkabılar teslim edildikten sonra Gabon’da ‘yer beyaz, gök siyah’ olacak esprisiyle katıldı sohbete.
Maddi boyutu ‘küçük’ olan bu ticari faaliyet Türk iş dünyası için Afrika pazarında açılan dev kapıdan atılan ilk adım.
İlk adım, ‘ayakkabı’ ile atıldı.
Ticari - ekonomik boyut, Afrika’ya açılmanın kısa vadeli görünen yanı.
Sadece bu gezide ziyaret edilen üç ülkede değil, Afrika’nın birçok ülkesinde sayısız alan var Türk sermayesinin yönlenebileceği.
Konut inşaasından yol yapımına, tarımdan yeraltı kaynaklarının çıkartılması işlerine, alt yapı yatırımlarından tekstile kadar neredeyse her alanda yapılacak iş var Afrika’da.
Konunun; kısa vadede kurulacak ekonomik ilişkilerin ardından gelen, asıl bir de stratejik ve politik tarafı var. Yani orta ve uzun vadeli boyutu.
Başta Fransız ve İngilizler olmak üzere Avrupalıların sömürgeleştirip yıllar boyu sömürdüğü, (bugün de hâlâ ellerini üzerlerinden çekmediği) bu coğrafyada; Türkiye 10 - 15 yıl sonrasının siyasi, ekonomik ve stratejik hesaplarını yapıyor.
Gecikmiş olsa da gerekli bir hamle Ankara’nın bugün yaptığı.