Bir gazete haberine bu kadar güldüğümü anımsamıyorum. Vatan Gazetesi Dış Haberler Müdürü Uğur Koçbaş’ı candan kutlarım: Tokyo Üniversitesi’nde yardımcı doçentlik yapan Serkan Anılır’ın doçentlik tezinden bilimsel projelerine her şeyi sahte ve uyanık Türk’ün kendisine almadığı diplomalar, kazanmadığı unvanlar, şampiyonluklar ile uzmanlıklardan oluşan bir özgeçmiş düzdüğü ortaya çıkmış.
Böylece Türkiye dünya çapında bir bilim insanından, Türk basını da... “Japonya’daki süper beynimiz, İlk Türk astronot adayı, Türk Bilim Adamı’nın Uzay Asansörü: ATA, Uluslararası alanda yıldızı parlayan Türk bilim adamı, Japonların Türk Samurayı ve O Türkiye’nin gönüllü turizm elçisi” başlıklarıyla umut bağladığı bir Türk büyüğünden mahrum kalmış oluyor.
Ama üzülmek için bir neden yok. Türkiye, sahtekârlık sektöründe büyüklüğün yoğunlukla buluştuğu en ileri ülke, üstelik ortaya çıkarılmasına bile gerek yok, çünkü zaten zirvede ve alta düşen hakikiliği tepeliyor!
Tokyo Üniversitesi Rektörü Junishi Hamada, dünyanın hakiki en büyük, 10 milyon tirajlı -ve ciddi- gazetesi Yomiuru Shimbun’a verdiği demeçte, doktora tezini iptal edip üniversiteden attıkları “büyük” Türk Serkan Anılır hakkında: “Şok içindeyiz. Bu inanılmaz bir durum. 130 yıllık (üniversite) tarihimizde hiçbir doktora tezini iptal etmedik, kimseyi görevden atmadık...” demiş.
Vallahi o da üzülmesin, beterin beteri var; Türkiye’nin 87 yıllık cumhuriyet tarihi, düzmece doçentlik tezi iptal edilemeyen ya da edilmesine rağmen doçentlikle kalmayıp profesörlüğe kadar yükselen ve kovulması gerekirken ülkenin kaderine hükmeden sahtekârlarla dolu.
Hatta son zamanlarda, ülkedeki “en hakiki mürşit”, sahtecilik. Her alanda, her düzeyde, öylesine yaygın bir mürşide kavuştuk ki, artık hakikiymiş numarası bile yapmıyor, sahtekârlık. Değil mimar mühendis, ilkokul diploması olmayan müteahhit, yolsuz olan ulaştırmacı, hırsız olan maliyeci, soyguncunun hası milletin vekili, karartmacılar aydın, zaten katiller de kahraman olunca, faşistin önde geleni demokrasi havarisi, faşizme demokrasi diye övgü düzen basın bültencileri de gazeteci sayılıyor...
Bu ülkede başta saçı, kadına görünmek yasağı, “kadın özgürlüğü” diye savunuluyor. Evlenene kadar cinsel ilişki, kimi kez de salt arkadaşlık yasağı, ahlak diye sunuluyor. Yasaklara karşı gelenler bazen ölümüne cezalandırılıyor, ama nedense başta zoofili (hayvan sevicilik), nekrofiliden (ölü sevicilik) aile içi enseste uzanan bir yelpazede cinsel sapkınlık arttığı gibi, küçük çocukların ırzına geçmek bile yaygınlaştığı ölçüde, normalleşiyor...
Zaten tecavüzcüler pedofil bile değil, normal insanlar ve kimileri sekiz yaşında başlayan tecavüzcüler falan var. Çoğu taciz ve tecavüz, “erkek taşkınlığı” sayılıp örtbas ediliyor. Örtbas edilemediğinde de aşiretler arası mal, hayvan ya da evermelik yeni kurban takasıyla çözülüyor, zaten...
Ve bu sahtekâr insanlığa “töre”, tebaasına da aşiret deniyor! Ağaları ABD’de, İngiltere’de okuyor, villalarda yaşıyor, ciplerde geziyor, ama kullarını kulluktan çıkarmaya yanaşmıyor. Biri servetinin kaynağı aşirete baş kaldırmaya, yurttaşlık hakkını aramaya, töreye uymaya görsün, anında itlaf!
Aşiretler böyle de, devletin tepesine hükmeden dini cemaatler farklı mı? Ne gezer! Aşiretlerle cemaatler arasında sıkışmayanın bile mahalle baskısına teslim olduğu Türkiye’de, artık yasalar sahte, cumhuriyetin yurttaşlık, eşitlik, özgürlük kavramları düzmece.
İktidara kafa tutanın baskın beklediği, muhalif basının vergi salınarak batırıldığı ya da susturulduğu, zaten halkın da korkudan telefonda konuşamayıp, internette korkudan yazışamadığı ve insanların ibretlik diye iki yıldır neyle suçlandıklarını bile bilmeden hapis yattığı bir ülkede, faşizmin “demokrasi” kılığında çıkagelmesi, despotun “aman ne halkçı” diye alkışlanması, sahtenin zaferi değilse nedir?
Zaten iyice bakın, Başbakan’ın bıyık kesimi, tıpkı İnönü’nün bıyık kesimi. Kim daha çok Hitler’e benziyor bilmem ama, demokrasi seyrelmesi hangi bıyıkta, gayet net!
————————-
Y. N: Mail adresim değişti, yazmak
isteyen okurlarımın dikkatine:
kirikkanat@mgkmedya.com