Bugüne kadar Jeff Koons ismini duymamış olabilirsiniz. Sanatın değerinin bilinmediği, televizyonlara çıkartılan herkesin ‘sanatçı’ olarak tanımlandığı günümüzde, Amerikalı bir çağdaş sanatçıyı tanımamanız pek de şaşılası bir şey değil. Ancak sanıyorum ki Louis Vuitton ile gerçekleştirdiği iş birliği, bu sanatçının bizim diyarlarda da çokça bilinmesini, duyulmasını sağlayacak.
Daha önce de sanat tarihinin önemli figürlerini günümüzün fikirleri ve ürünleriyle buluşturan Jeff Koons, Louis Vuitton iş birliği için Da Vinci ve Van Gogh gibi zamanının efsaneleşmiş isimlerinden seçtiği birer eseri alıp markanın ürünlerine yansıtmış. Örneğin bir el çantasının üzerinde Van Gogh’un yaratıcı fırça darbeleriyle karşılaşıyorsunuz. Ya da Da Vinci’nin Mona Lisa’sı, bir bavulun üzerinden size gülümsüyor. Belki de gülümsemiyor, malum, bu konu hala tartışmalı.
Ustaların tablolarını bir lüks tüketim markasının ürünlerinin üzerinde görünce ne hissetmem gerektiğini kestiremedim. Genellikle bir şeyi ya çok seven ya da olabildiğince uzak duran birisi olarak, uzun zaman sonra bir moda tartışmasında tarafımı seçemedim.
Bir yanım, bu çantaların ve aksesuarların tarihe geçecek bir iş birliğinin ürünü olduklarını söylüyor. Sanatın eski ustaları, çağdaş bir sanatçıyla buluşmuş; ortaya çıkan sonuç da çoğu zaman ‘sanat eseri’ olarak adlandırmayı sevdiğimiz bu kaliteli ürünlere yansımış. “Eğer alabiliyorsan, en az bir parçayı koleksiyona eklemek lazım.” diyor.
Diğer tarafımsa taklitçilikten başı kurtulmayan bir markanın, böyle eserleri bir bakıma ‘taklit ediyor gibi’ görünmesini algılayamıyor. Paha biçilemeyen bir resmin o çantanın üzerinde iğreti durduğunu, yakışmadığını düşünüyor.
Neyse ki doğru cevabı bulamama konusunda yalnız değilim. Jeff Koons ve Louis Vuitton iş birliği duyurulduğundan beri pek çok moda sever, kararsızlığını paylaşıyor. Ben kendi kararımı netleştirmeye çalışırken topu size atayım. Sizce bu iş birliği modayı çağdaş sanatla mı buluşturuyor yoksa tozlu raflarda eskiyecek çantalar mı yaratıyor?
Kaş yaparken trend çıkarmak
Zaman zaman Instagram’ın hayatımıza soktuğu trendler hakkında fikirlerinizi almaya çalışıyorum. Bu trendlerin büyük çoğunluğu, görsel dünyada farklılık arayışında olan kadınlar tarafından yaratılıyor. Örneğin bir çanta yerine birden fazla çanta üst üste takılıyor ya da bir kazak ters yüz edilip giyiliyor; ve tabii ki bu trendler pek çok kadına yayılıyor.
Instagram’dan çıkan son trendse Finlandiyalı makyaj sanatçısı Stella Sironen’in‘öylesine’ yaptığı bir denemeyle hayatımıza girdi. Bir makyaj uygulaması sırasında kaşlarını kuş tüyü gibi görünecek biçimde tarayan Sironen, yeni bir akım başlattı. Bundan beş gün önce tamamen şaka olarak başlayan ancak kısa sürede binlerce kişi tarafından benimsenen bu kaş stilinin sevmeyeni de bir hayli fazla. Ancak ne olursa olsun Sironen, kaş yaparken trend çıkararak belki de bir ilke imza atmış oldu. Siz de bu trendi daha yakından incelemek isterseniz Instagram’da #featherbrows etiketine göz gezdirebilirsiniz.