Hayır, sağa sola devasa et parçaları asıp etrafında garip hareketler yapan, pos bıyığı ya da kovboy şapkasıyla ilgi toplamaya çalışan, metreler uzunluğundaki lavaşların üzerine ünlülerin isimlerini yazan garip kebapçılarımızdan biri değil bugünkü konumuz. Gerçekten moda olmayı, moda dünyasını etkilemeyi başaran birisi.
Her şey dün sabah Instagram’da karşıma çıkan paylaşımlarla başladı. Yüksek takipçili pek çok stil ikonu, Diesel ve Mustafa’nın iş birliğinden bahsediyordu. Açıkcası önce hala uykuda olduğumu düşündüm. Mustafa kimdi? Bir Türk tasarımcı mı? Yoksa bizim henüz tanışmadığımız ancak yurt dışında çoktan keşfedilmiş bir fotoğrafçı mı? Tam olarak neden bahsettiklerini anlamam biraz vakit aldı. Sonunda fark ettim ki yakın zamanın en garip kapsül koleksiyonlarından biri karşımızdaydı: Diesel ve Mustafa’s Gemüse Kebap.
Berlin’de düzenlenen Bread&Butter fuarı için hazırlanan #DieselXMustafa koleksiyonunu tanıtan videoda ‘şehrin en havalı çocukları’ hangi markanın peşinden gidiyorsa, o markanın popüler olduğu söyleniyordu. Bu çocukların bir türlü vazgeçemedikleri tek yerse Mustafa’nın kebap dükkanıydı. Mustafa’yı bir sanatçı olarak tanımlayan ve döner yemek için sırada beklerken heyecanını gizleyemeyen bu havalı çocuklar, Supreme, Balenciaga gibi son dönemin popüler markalarının ürünlerini giyiyorlardı.
Videoyla eş zamanlı olarak önüme düşen fotoğraflarda yüksek takipçili sokak stili yıldızları, üzerlerinde bu koleksiyonun ilk parçalarıyla poz veriyordu. Tabi ellerinde Mustafa’nın birbirinden lezzetli kebaplarıyla.
Moda ve gastronominin (eğer Mustafa’nın kebaplarını bu sınıfa sokabilirsek) bir araya geldiği pek çok farklı proje gördüğümü söyleyebilirim. Moda devlerinin kendilerine ait restoranlar ya da kafeler açmaları, mutfak eşyaları tasarlamaları ya da yemek kitapları yayınlamaları sanırım geride kaldı. Sıra, sokağın nabzını tutan orijinal lezzetleri moda severlerle buluşturmakta.
Bizde olsa ne yapardık?
Mustafa’s Gemüse Kebap ve Diesel iş birliğini görünce aynı anda pek çok sorunun cevabını aramaya başladım. Düşünsenize, bir dönemin efsanesi Kızılkayalar hangi markayla bir araya gelebilirdi? Kurukahveci Mehmet Efendi’nin herhangi bir kapsül koleksiyonu olabilir miydi? Şampiyon Kokoreç logolu bir sweatshirt yüzlerce liraya satılabilir miydi?
İstanbul’da da bazı restoranların moda markaları ya da tasarımcılarla bir araya geldiği oldu elbette. Ancak bu kadar havalı bir şekilde duyuruldu mu? Bir örneğini bile hatırlamadığıma göre, cevap belli.
Belki de bizim moda severler her şeyin en lüks görüneni, en ışıltılısı, onlara göre en ‘havalısı’ ile bir araya gelmek istediğinden, bu tür bir iş birliğinin alacağı tepkileri az çok tahmin edebiliyorum. Oysa ben şehrin ikonik lezzet duraklarından ilham alarak bir koleksiyon yaratacak, bunu yaparken de sezon trendlerini yakalayabilecek bir markamız olmasını çok istiyorum. Ancak sanırım öncelikle algılarımızı biraz olsun açmak, sıkıştığımız kalıplarımızdan dışarı taşmak gerekecek.
Nasıl olurdu?