Cannes Film Festivali sadece ödüllü filmlerin, birbirinden ünlü yönetmen ve oyuncuların bir araya geldiği bir kutlama değil, aynı zamanda yıldızların birbiriyle yarıştığı kırmızı halı seremonisiyle de popüler kültürün ayrılmaz bir parçası. Tam da bu sayede özellikle oyuncular, gündeme getirmek istedikleri pek çok konuyu festival döneminde paylaşma şansı buluyor.
Son dönemde moda dünyasında da yansımalarını gördüğümüz ‘eşitlik’ konusu, bir süredir Hollywood’un da gündeminde. Farklı ödül törenlerinde yapılan protestolar ve genellikle moda dergilerinin sayfalarında karşımıza çıkan açıklamalar, bu konunun henüz çözüme ulaşmadığını gösteriyor.
Kırmızı halı protestolarının en yeni örnekleriyse Cannes Film Festivali’nden geldi. Ünlü oyuncu Kristen Stewart, kırmızı halıda Chanel tasarımı bir elbiseyle poz verirken birden bire Christian Louboutin topuklu ayakkabılarını çıkarttı. Ayakkabılarını eline alıp çıplak ayakla merdivenleri tırmanan Stewart’ın bu hareketi kimileri tarafından şımarıklık, kimileri tarafından cesur bir protesto olarak algılandı.
Bilmeyenler için ufak bir hatırlatma. Cannes Film Festivali’nin kırmızı halı etkinliklerinde yazılı olmayan ancak bütün katılımcıların uyması beklenen kurallar var. Bu kurallardan birisi de kadınların etkinliklere topuklu ayakkabıyla katılmaları gerektiği. Moda ve sinema dünyalarını buluşturan bu denli saygın ve önemli bir etkinliğin cinsiyetçi kıyafet dayatmalarından bir süredir rahatsız olunduğunu biliyorduk. Ancak Kristen Stewart’ın hamlesiyle bu konunun altının çizildiğini vurgulamakta fayda var.
Bu arada Stewart, sadece tek hamleyle yetinmedi. Festivalin bir başka gününde boy gösterdiği kırmızı halıda yine sınırları zorlamayı tercih etti. Chanel tasarımı bir takım elbiseyi ‘loafer’ tipi klasik ayakkabılarla tamamlayan ünlü oyuncu, yazılı olmayan kıyafet kurallarını ardı ardına yıkmaya niyetli gibiydi.
Son olarak, on altı siyahi kadın oyuncu, ırk ve renk gibi tartışmalara dikkat çekmek için kırmızı halıda buluştu. Bu protestoyu moda dünyasında konuşulur yapansa bütün oyuncuların Balmain tarafından giydirilmiş olmasıydı. Balmain’ın bu konuda resmi bir açıklamasına henüz denk gelmesem de markanın direksiyonunda siyahi bir tasarımcı olan Olivier Rousteing’in oturması, bunun önceden kararlaştırılmış bir hareket olduğunu düşündürüyor.
Kırmızı halı aktivizminin herhangi bir getirisi olup olmadığını anlamak için biraz zamana ihtiyacımız olsa da ‘eşitlik’ konusunu gündeme taşımayı başardığından eminim.