Yeni bir araştırma, kadın yumurtalık folikül sıvısında ilk kez mikroplastik bulunduğunu ortaya koydu.
Evet, yanlış okumadınız: Mikroplastikler, doğrudan doğurganlığına temas ediyor! Bu bulgu, artık mikroplastiklerin yalnızca çevresel bir mesele değil, aynı zamanda ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu çarpıcı bir şekilde gösteriyor.
İtalya’nın Salerno kentinde yapılan araştırmada, üreme tedavisi gören 18 kadının 14’ünde mikroplastik izine rastlandı. Foliküler sıvı, yumurtaların gelişimi için hayati öneme sahip bir yapı; burada mikroplastik bulunması, hormonal dengeyi ve doğurganlığı doğrudan tehdit edebilir. Bu bulgu, yalnızca bireysel sağlığı değil, toplumun geleceğini de ilgilendiren bir uyarı niteliğinde.
Çalışmayı yürüten araştırmacı Luigi Montano’nun da dediği gibi bu hem önemli bir bilimsel adım hem de “çok endişe verici” bir durum. Hayvan deneylerinde döllenme kapasitesinde düşüş gibi etkiler gözlemlenmiş. İnsanlarda bu etkinin boyutu henüz net değil; ancak ilk sinyaller kaygı verici.
Peki ne yapmalı? Elbette “plastikten tamamen kaçın” demek kolay ama uygulanabilir değil. Ancak yine de elimizde bazı önlemler var.
Mutfakta plastik kullanımı azaltılmalı, plastik ambalajlardan uzak durulmalı, organik beslenmeye özen gösterilmeli. Özellikle sıcak yiyecek ve içeceklerin plastikle teması önlenmeli. Tek kullanımlık kahve bardakları, çay poşetleri, mikrodalgada ısıtılan plastik kaplar... Bunların hepsi birer mikroplastik kaynağı!
MİKROPLASTİKLERİ BU KADAR TEHLİKELİ KILAN NEDİR?
Mikroplastikler, Everest’in zirvesinden Mariana Çukuru’nun dibine kadar her yerde. Gıdadan suya, havadan kozmetiğe kadar neredeyse her şeyin içinde bulunuyorlar. Peki, nedir bu mikroplastikleri bu kadar tehlikeli kılan?
İçerdikleri 16 binden fazla kimyasal maddeyle, yalnızca fiziksel bir kirletici değiller; aynı zamanda kimyasal bir tehdit oluşturuyorlar. Hormon bozulması, nörotoksisite, gelişimsel bozukluklar ve kanserle ilişkilendirilen PFAS, bisfenol ve ftalatlar gibi toksik maddeler, vücudumuzda adeta birer Truva atı gibi hareket ediyor. Beyin ve plasenta bariyerini aşabilmeleri ise işin ne kadar vahim olduğunu bir kez daha gösteriyor.